Bu kuşçu milleti pek tuhaf... Yarı çöl denen bozkırın ortasında, saatlerce kuş peşinde koşabiliyorlar. Dürbünler çıkıyor, teleskoplar kuruluyor. Avuçiçi kadar kuşu gördü mü de çocuklar gibi seviniyorlar. Yolda giderken bir kuş görecek olsalar, aniden frene basıp hayvancağızı inceliyorlar.
Hayır efendim, avla alakaları yok. Tersine, bu narin hayvanı avlayanı önce onlar avlar! Kuşçular, irili ufaklı tüm türleri koruma, gözlemleme ve raporlamanın peşinde. Biz ölümlü şehirlilere anlamsız gelen bu hareketleri yapmalarının çok mühim bir nedeni var: Kuşlar, bir bölgedeki ekosisteme dair erken uyarı sistemi görevini görüyor.
Diyelim ki bir kuş türü azaldı. Kırmızı alarm! Demek ki doğal ortamları tehlike altında... Herhangi bir kuş türünün azalması, daha fenası neslinin tükenmesi, besin zincirinde geri dönülmez sonuçlara yol açabiliyor. Bu da sadece köylüyü değil, şehirde yaşayanları da olumsuz etkiliyor. Sonra Acaba nerede yanlış yaptık? diye kafamızı taşa vuruyoruz.
Yanlış şurda: Bozkıra güzellik olsun diye çam ağaçları dikmeye kalkar... Enerji ve su için olmayacak yerlere barajlar yapar... Daha fazla verim alayım diye hababam ilacı basar , çiçeği böceği öldürürsen zararını er ya da geç görürsün.
Bozkırda BM programı
Doğa Derneği, Türkiyedeki 305 Önemli Doğa Alanı nı tespit edip envanterini çıkarmış. Hangi hayvan nerede yaşıyor, kaç adet, türü tehlikede mi, üreyebiliyor mu? Hepsi, sürekli gözlem altında.
Ancak doğa dediğimiz, yemyeşil ormanlar ve pırıl pırıl denizlerden ibaret değil. Türkiyede nesli yok olmak üzere olan hayvan türlerinin büyük bir kısmı, bozkırlara özgü. Yok olmalarının nedenleri, doğal bozkırların tarım alanlarına dönüştürülmesi, tarım zehirlerinin kullanılması, aşırı otlatma ve avcılık.
Doğa Derneğinin Güneydoğu sorumlusu Turan Çetin , aslen Adanalı. Kelaynaklarla başlayan Urfa macerasını, şimdi türü tehlike altında olan, nadir görülen başka bozkır hayvanları için sürdürüyor. (Not düşelim: 2000de başlayan Kelaynak koruma programı sayesinde yok olmak üzere olan bu kuşların sayısı bugün 82 .) Turanın en önemli işi, yerli halkla temasa geçip onları bilgilendirmek, çalışmaya dahil etmek. Bu çalışmalara BM de destek veriyor.
Önce kaleşler çekildi
Zannetmeyin ki bu işler kolay. Haşa! Turan, ilk başta köylülerle çatışmış . Hatta Arazimde ne işin var? diye kaleşler çekilmiş. Bugün aynı çiftçi, dünyada Kuşçu Ahmet olarak nam saldı! Hatta bozkır hayvanları konusunda BMye, akademisyenlere danışmanlık yapıyor..
Eskiden fareler ekine zarar vermesin diye ilacı sıkardım, hiç affetmezdim . Çöl varanı, tilki, şahin zaten fareleri yiyor. Hem ilaç, kuşlara da zarar veriyor diyor Ahmet Bey, buz gibi ayranları ikram ederken. Çöl varanı denen dev kertenkeleyi görünce vururdum. Hayvanlara zarar vermediğini öğrenince vazgeçtim.
Kuşçu Ahmet, son altı ayda Avrupa ve ABDden gelen 150 kuşçuyu traktörüyle araziye çıkarmış. Adamlar hiç görmedikleri bir kuşu görünce mutluluktan uçuyor. Bu da bana yeter.
KARŞINIZDA ROADRUNNER
* Türkiyedeki bozkırlarında tür çeşitliliği açısından en zengin olan Şanlıurfa Bölgesinde, dünyada benzeri az bulunan iki önemli yaşam alanını birarada barındırıyor: Yarı çöl ve ağaçlı bozkır. Bu sayede birbirinden çok farklı ve nadir canlı türlerine rastlanıyor.
* Ancak devlet, doğayı orman sandığı için buralara kızılçam dikmiş. Yıllar geçtiği halde güdük kalan bu ağaçların ne kendine, ne de bölgeye bir faydası var. Aksine, yanlış ağaçlandırma , Türkiyenin en büyük sorunlarından biri.
* Bozkırda yaşayan Çizgili Sırtlan, Çöl Varanı, Çöl koşarı gibi türlerin bilinmemesinin nedeni, çok iyi gizlenebilmeleri ve bazılarının sadece geceleri dışarı çıkması.
* Roadrunner çizgi filminin kahramanını hatırlayın. Çok hızlı koşabilen bu kuş, Avrupada bir tek Türkiyede, Şanlıurfa bozkırında yaşıyor. Türkçe adı Çöl Koşarı. Ama bi-biip diye ses çıkarmıyor!
http://cadde.milliyet.com.tr/2011/06/21/YazarDetay/1404707/kusunu-iyi-tani