Subaşı Kuş Gözlem Topluluğu, Türkiye Tabiatı Koruma Derneği Hatay
Şubesi, Orman Mühendisleri, Antakya Çevre Koruma Derneği ve Belen
Belediye Başkanlığı işbirliğiyle yapılan etkinlikte çok sayıdaki kişi,
dürbünleriyle süzülerek göç eden kuşları izledi ve fotoğraf
makinalarıyla da bunları görüntülemeye çalıştı. Etkinliğe katılanlara
sıkma ve ayran ikram edildi.
\'Hatay, önemli güç yolu\'
Belen\'de
Rüzgar Enerji Tesislerinin bulunduğu alandaki kuş gözlemini
düzenleyenlerden Subaşı Kuş Gözlem Topluluğu Başkanı Dr. Ali Atahan, kış
aylarını Orta ve Güney Afrika\'da geçiren kuşların, üremek amacıyla Orta
ve Kuzey Avrupa\'ya göç etmesinde en önemli güzergahlardan birinin de
Hatay olduğunu söyledi. Hatay\'ın, göç yolunda Anadolu\'ya giriş kapısı ve
en önemli göç yolu üzerinde yer adığını anlatan Dr. Atahan, etkinlikle
Hatay\'ın bu pozisyonunu tanıtmak, farkındalık yaratmak, kuşların göçleri
ve ekoloji, ekosistemde kuşların yeri ve rolü hakkında bilgi vermeyi
amaçladıklarını söyledi. Yedi yıldır yapılan etkinliğin iki yıldır daha
geniş olarak düzenlendiğini anlatan Ali Atahan, \"Yedi yıllık gözlemler,
göç eden kuş sayısında rakamlar paralel gidiyor. Ama yıl içerisinde
farklılıklar görülebiliniyor. Bunu tam olarak ortaya koyabilmek ve
objektif bir veri edinebilmek için Hatay\'ın en az 5 farklı noktasında,
ilkbahar boyunca çalışma yapılması gerekir\" dedi.
\'Göl kurulunca transit geçiş başladı\'
Amik
Gölü\'nün kurutulmasının, kuş göçlerinde yörenin konaklama alanı ortadan
kalkmasına yol açtığını ve güzergahın biraz değişmesini sağladığını da
anlatan Atahan, şunları söyledi: \"Gölün kurutması, güzergahı biraz
değiştirdi, ancak ağırlıklı olarak transit geçişi başlattı. Göç yolu
olarak değişen fazla bir şey olmadı. Amik Gölü aynasının son yıllarda
tekrar su toplaması üzerine Leylek, Turna ve Pelikanlar, gölün su tutmuş
yerinde yeniden konaklamaya başladı.\"
Rüzgar santralin göç yoluna etkisi araştırılıyor
Ova
üzerine kurulan Hatay Havaalanının kuşlar üzerine etkisi olmadığını,
ama uçuş güvenliği açısından riski yarattığını söyleyen Atahan, kuşların
aynı yoldan geçmeyi sürdürdüğünü ve bukez kuş-uçak çarpışması riskinin
doğduğunu ifade etti. Rüzgar santrallerinin kuş göç yoluna etkisine
yönelik Belen bölgesinde çalışmanın yapıldığını anlatan Atahan,
çalışmanın henüz bitmediğini ve etkisinin nispeten daha az
olabileceğinin düşünüldüğünü söyledi.
Geçen yıl ilkbaharda 60 günde
145 bin civarında göçmen kuş saydıklarını ve göç eden kuşları Hatay\'da
beş ayrı noktadan izlemek gerektiğini anlatan Atahan, \"Hepsini sayabilme
durumunda 350 bin civarında olacağı tahmin ediliyor. Göçmen kuş olarak,
süzülen göçmen kuş türüne dahil 45 tür bulunuyor. Biz geçen yıl
bunlardan 42\'sini görebildik. Üçü yoktu. Geçmiş dönemde görünen kuş
türlerini son iki-üç yıldır göremiyoruz. Çünkü bunların ürediği yerler
tahrip edilmiş durumda. Tavşancıl adı verilen Kartal türü bunlardan biri
ve Türkiye\'nin en nadir kartalı. Ürediği habitatlar insan eliyle tahip
edildiği için nesli tükenme tehlikesine girdi. Kızıl Akbaba da
görülmeyenlerden. Önceleri 100 kuş sayılırken, son 5 yılda bir kez 6
tane gördük, diğerlerinde birer birey görebildik. Mustemelen artık
Türkiye\'ye eskisi kadar gelmiyor\" diye konuştu.
\"Hatay, Avrupa\'nın Afrika\'sı\"
Türkiye
Tabiatı Koruma Derneği Hatay Şube Başkanı Abdullah Öğünç ise Hatay\'ın
en önemli özelliğinden birinin de halen doğasının bakir, bozulmamış
alanlarının fazla olması olduğunu söyledi. Öğünç, \"Endemik türler, flora
ve fauna konusunda dünyada eşine az rastlanır bir zenginlik vardı. Buna
bağlı olarak da bu alanlarda nesli tehlikede olan birok canlı türünü
bulma, gözleme şansına görmeye sahibiz. Yaptığımız çalışmalarda Gazelle
Gazelle, Çizgili Sırtlan, Karaca, Toplu Kipri, Kurt gibi nesli tehlike
altında olan memeli hayvan türünü birarada barındıran Avrupa\'da başka
bir şehir yok. Bu açıdan baktığımıda Hatay\'a, Avrupa\'nın Afrika\'sı da
diyebiliriz. Bu potansiyeli lehimize kullandığımız takdirde tanıtımda
etkili olacaktır. Hatay\'ın zengin bioçeşitliliğinin korunması,
tanıtılması, gelecek nesillere daha sağlıklı ve daha yaşanabilir bir
ortam bırakmak için buradayız\" dedi.
\'Kuş göçünde ilk akla gelenyöre Hatay\'
Hatay\'ın
çok zengin bioçeşitliliği olduğunu ve zengin bioçeşitliliğine bağlı
olarak da çok büyük çevre sorunları olduğunu anlatan Öğünç, şunları
söyledi: \"Kuş göçü denilinde dünyada akla gelen ilk yer Hatay, ama bu
potansiyel lehe kullanılamamış. Kuş bilimcileri, doğaseverleri yöreye
getirememişiz. Hatay\'ın bu özelliğini gözler önüne sermek ve ekoturizm
kavramını çerçevesinde etkinliği gelenekselleştirmek istiyoruz. Kuşların
en yoğun geçtiği yer Belen Geçidi diye biliniyordu, fakat bu yıl
Kırıkhan\'ın Alan Yaylası güzergahındaki 30 kilometrelik hava sahasında,
mart başı itibariyle 70 bin civarında leylek kullandı. Daha kapsamlı
çalışmada tüm noktalardaki geçişler hesaplandığında bölgeyi kullandığı
bilinen kiş sayısının çok üzerinde olduğu görülecektir. Kuşlar yörede
Samandağ\'daki Kel Dağ, Belen ve Alan Yaylası\'nı çok yoğun ve yaygın
olarak kullanıyor\" ifadesini belirtti.
http://www.iskenderunses.net/haber_detay.asp?haberID=12277