URLAnın
Demircili, Yağcılar ve Kuşçular köyleri arasında Ukuf Mevkiinde yapılması
planlanan rüzgar enerji santrali vatandaşları ayaklandırdı.
50
megawatt gücünde, 16 rüzgar gülünden oluşan santral için Demircili Köyü
Kahvesinde ÇED bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Kalabalığın sığmaması
üzerine toplantı meydana taşındı. ÇED raporunu hazırlayacak firmanın
bilgilendirmesinin ardından söz alan, santrale karşı dava açan yöre halkının
avukatı Şehrazat Mercan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı daha önce projeden ÇED
raporu istememiş. Açtığımız dava sonucunda bilirkişi raporu hazırlanmasına
karar verildi. Çok zorlu geçen bir dava sonucunda bu kez ÇED raporu istendi.
Ancak eski proje ile yeni proje arasında hiçbir fark yok dedi.
Kuşların
göç yolu
İzmir
3. İdare Mahkemesince görevlendirilen bilirkişi raporu hakkında bilgi veren
Mercan, Rapora göre santralin kurulacağı bölge Türkiyenin kuş göç yollarının
ortası. Her yıl 50 bin kuş bu alanı kullanarak göç ediyor. Proje alanında
yapılan tespitlerde burada bulunan 35 kuş türünden 2si ciddi, 14ü de risk
altında. Endemik bitkiler açısından önemli bir rezerv alanı. En önemlisi de
yerleşim yerlerine 700 metre uzaklıkta diye konuştu.
Başka
yer mi yok
Yöre
halkından Selçuk Balkan, rüzgar enerji santrallerine karşı olmadıklarını dile
getirdi, Maliyeti düşürmek amacıyla kendilerine uygun yer buluyorlar. Oysa bu
yarımadanın insanlardan uzak yerlerine yapılabilir. Kuracaksanız oralara kurun,
burası olmaz. Burası bizim yaşadığımız yer dedi. Hayvancılık ve organik
tarımla uğraşan Adnan Erdoğan ise rüzgar enerjisi türbinlerinin yaşam
alanlarını tehdit ettiğini öne sürdü, Burası bizim yaşam alanımız. Bu
santraller kuşlara, böceklere, arılara zarar verecek. Ben organik tarım
yapıyorum. Zarar görecek o arıya bile ihtiyacım var. Kısacası bu santral bizim
yaşam biçmimizi etkileyecek. Biz yaşam tarzımızın değişmesini istemiyoruz diye
konuştu. Biyolog Fatma Esen Kabadayı ise Çeşme Yarımadasının pek çok RES projesinin
tehtidi altında olduğunu ve arazilerin acele kamulaştırma yöntemiyle mal
sahiplerinin elinden alındığını savundu. 15 yıldır Demircili Köyünde
yaşadığını belirten Ayşe Veryeri de, bölgeye yapılacak çeşitli projeler ya da
SİT dereceleri için sürekli olarak toplantılar yapıldığını anlattı, Bu
toplantılar hep oluyor. Bakanlar, insanlar, şirketler değişiyor ama konu
değişmiyor. Biz artık bu tür toplantıların buralarda yapılmasını istemiyoruz,
sizi karşımızda görmek istemiyoruz dedi.
Kozalak
çalmak suç
Rüzgar
enerji santralinin 16 pervanesinin bağlarının çevresine kurulacağını belirten
Can Ortabaş, Ben burayı seçerken etrafım orman, kentten uzakta diye düşündüm.
Bağ oluşturdum, üzüm yetiştirmeye başladım. Burası çok güzel bir yer. Bir
kozalak çalmak bile suçken şimdi ormanın içine 130 metre yüksekliğindeki
direklere çapı 50 metre olan direkler dikilecek. Bu yükseklik İzmirdeki pek
çok binanın yüksekliğinden daha fazla. Türbinlerin yörenin rüzgarını bozup
bozmayacağı araştırıldı mı, ortaya çıkacak rüzgarların insan sağlığına vereceği
zarar araştırıldı mı? Bunları bilmiyoruz. Burası yılın 300 günü rüzgar alan bir
bölge. Eğer bu santrale izin verilirse önümüzdeki 5 yılda bütün tepeler rüzgar
santralleriyle dolacak. Enerjiye ihtiyacımız var bu gerçek, rüzgar enerjisi en
zararsız enerji, buna itirazımız yok ancak bir doğruyu yaparken başka bir
yanlışı doğurmamak gerekiyor diye konuştu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Temsilcisi Kenan Ocak, toplantının ÇED raporu hazırlanması konusunda yol
gösterici olacağını, sürecin henüz bitmediğini dile getirdi. Toplantı,
köylülerin rüzgar enerjisine karşı yönelttikleri eleştirilerle sona erdi.