Merhaba,
Çocukluğumdan bu yana doğa gözlemcisiyim. Hep içinde olmak ve her
defasında yeni bir şeyler keşfetmek doğa gözlemciliği. Doğa
gözlemciliği, aynı zamanda doğayı koruyabilmek; düzenli izlediğinde
gördüğün değişiklikleri kaydedip, tarihini yazabilmektir.
WWF-Türkiyede çalışıyorum. Yürüttüğüm proje ise
Turnalar Hep Uçsun
diyor. Büyük bir ekiple, Brisanın desteğiyle, Türkiyede üreyen sadece
12 çiftin kaldığı turnaların peşine, kışladıkları alan için çıktık
yola. Bu defa, turnalar üreme danslarını yapmadan önce ne yerler, ne
içerler, nerelerde uyurlar, karşılaştıkları sorunlar nelerdir gibi
soruları cevaplamak için Çukurova Deltasındayız.
Ülkemizde görülen turnaların çok büyük çoğunluğu Karadenizin kuzeyinden
gelen göçmen kuşlardır ve avlanması yasaktır. Bu topluluğun bir kısmı,
yaklaşık 3.000-5.000 turna, düzenli olarak Adanadaki Akyatan ve
Yumurtalık Lagünlerinde kışlıyor. 3.000-5.000 turna kulağa kalabalık
gelebilir. Bu sayının sadece beşte biri nesillerini devam ettirebilmek
için Türkiyede korunaklı yaşam alanları bulabiliyor ve ürüyorlar. Ve
bizler tam da bu noktada 5.000 turnanın her birini korumanın ne kadar
önemli olduğunu düşünerek kışlama alanlarına yöneliyoruz.
Tüm bunları yazmamın asıl nedeni yapmış olduğumuz bilimsel çalışmalar
ışığında, Çukurova Deltasında bir turnanın kış döneminde günü nasıl
geçirdiği sorusunu cevaplamak.
Günlerden Pazartesi. Saha çalışması için bir gece öncesinden iki kuş
uzmanı, bir gönüllü ve bir fotoğrafçı ile Adana Karataş ilçesinde
toplandık. Odalarımıza çekilmeden yarının planını yapıyoruz. Daha önce
edindiğimiz saha deneyimlerimizi hatırlayıp yeni planımızı belirliyoruz.
Zira turnalar sürprizlerle dolu. Tür hakkında bilmediklerimiz çok,
tarım alanları sürekli değişiyor ve yenileniyor. Örneğin önceden
turnanın beslendiği fıstık tarlaları daha sonra karpuz tarlalarına
dönüşüyor. Avcılar, çakallar, tilkiler tetikte. Mevsim değişiyor, yağış
miktarı azalıp çoğalıyor, tarım alanlarına kanallar açılmaya devam
ediyor, göl suları çekiliyor, gün doğumu, batımı zamanı kayıyor
Etken
çok!
Günlerden Salı. Gün doğumu saat 6.30. Konaklama yerimizden iki ekip
halinde 5.30da ayrılıyoruz. Gözlem noktamıza yarım saat mesafedeyiz.
Saat 6.00da gözlem noktasındayız. Burası, Çukurova Deltası Adana
Karataş İlçesi sınırları içerisinde yer alan Yumurtalık Lagünü. Denizle
bağlantısı olan bu göl su kaynaklarının koruyucusu; pek çok balığın,
kuşun üreme alanı, memelinin, sürüngenin, bitkinin tek yaşam alanı.
Turnalar, geceyi geçirmek için tam da bu noktayı seçmişler.
Turnalar geceyi korunaklı bir alanda geçirmek için akşamüstü hava
kararırken sürüler halinde bir araya geliyor. Sığ sulara konan turnalar
böylelikle kendilerini, tehdit edecek her türlü etkenden, ulaşımı zor;
korunaklı su alanında, korumuş oluyor.
Diğer ekip deltanın diğer tarafında uyuyan, turnalar için korunaklı
başka bir lagünün kıyısındalar. Akyatan Lagünü. Türkiyenin en büyük
lagünü.
Gün doğumu başlarken yavaş yavaş turnaların beslenmek için toplandıkları
noktadan ayrılmaya başladıklarını izliyoruz. Gruplar halinde her
seferinde başka bir yöne doğru uçan turnaların sayılarını ve yönlerini
kaydetmek çok önemli. Dürbün ve teleskoplarımızla, pusulamız, kayıt
formlarımız ellerimizde hızla sayıyoruz turnaları. Güneş doğarken ışığın
değişimiyle, turnalarla birlikte ördeklerin, karabatakların, martıların
uçuşlarına da tanık oluyoruz. İnsan sessizliği içinde doğanın saf
sesini dinleyebilmek çok güzel bir duygu... Kanat sesleri hiç olmadığı
kadar berrak kulaklarımızda ve bir de uzaklaşan turnaların borazanı
andıran, çatlak ve yankılı sesi.
Saat 7.55. Güneş yavaştan ısıtırken yeryüzünü ekip, son turna grubunu da
uçtukları yöne doğru izledikten sonra, hazır sandviçleriyle hızlıca
kahvaltılarını yapıyor. Hızlı olmamız önemli çünkü sıra turnaların
nerelerde beslendiklerini keşfetmekte.
Turnalar hem hayvansal, hem de bitkisel besinler alan bir omnivordur.
Beslenme listesini; çim kökleri ve filizleri, toprak altı gövdeleri,
yumru kökler (örneğin patates), ekinlerin ve yabani otların yaprakları,
su otu, karga üzümü ve yaban mersini meyveleri, tahıllar, erişkin
(böcek, sinek) ve larva halindeki
(Lepidoptera) böcekler,
salyangoz, toprak solucanları, kırkayaklar, örümcekler, orman biti,
kurbağa, kör kertenkele, kertenkele, yılan, küçük memeliler (kemirgen ve
kır faresi), balık şeklinde sıralayabiliriz. Bu türlere Deltanın pek
çok yerinde rastlamak mümkün. Yani koca Çukurova Deltası bizi bekliyor!
Kasım, Aralık aylarında yaptığımız gözlemlerde turnaları bol bol fıstık
ve pamuk tarlalarında beslendiklerini izledik. Şimdilerde ise uyudukları
bölgenin yakınlarındaki fıstık tarlaları karpuz tarlalarına dönüşmeye
başlamış. Karpuz tarlaları sera etkisi yaratarak daha kısa sürede
büyüsünler diye muşambalarla kaplanıyor. Üstelik Ocak ve Şubat ayları,
avcıların daha sık ördek avına çıktıkları aylar. Turnalar, zor koşullar
altında kış dönemini geçirmeye çalışıyor.
Saat 8.15. Ekip, tarla tarla köy yolları arasından geçerek turna
gruplarını aramaya başlıyor. Öğlene kadar dürbün ve teleskoplarla alan
taraması yapılıyor, seslerini dinleyerek gittikleri nokta tespit
edilmeye çalışılıyor. Gruplar bulunduğunda sayımları yapılıyor, neler
yediklerine bakılıyor ve ne gibi tehditlerle karşı karşıya oldukları
keşfedilmeye çalışılıyor.
Tepelerin ardında uzaktan yankılanan seslerine yöneldiğimizde karşımıza
çıkan turnalar, her seferinde bizde aynı heyecanı yaratıyor. Erişkinler,
büyük bir dikkatle etrafı gözlüyor. Genç bireyler ise hem beslenme
davranışı gösteriyor hem de üreme döneminde yapacakları kur dansının
denemelerini yapıyor. Doğrusu bu görüntüleri izleyebilmek kilometrelerce
bilinmeyen yollarda dolanmaya değiyor.
Saat 12.30. Öğle molasında, iki ekip bir araya gelerek hep birlikte
sabah arazisini değerlendiriyoruz. Yorgunluk diz boyu ama daha akşam
sayımları var. Sohbet turnaların ne kadar ürkek oldukları ve her
seferinde bizi nasıl şaşırttıkları konusunda gelişiyor.
Saat 13.30. Tekrar yollara düşme zamanı. Uyudukları noktaya toplanırken
sayımlarını kolayca yapabileceğimiz noktaya yerleşiyoruz. Saat 14.30.
Turnalar grup grup toplanıyor ama avcılar da göl kenarındaki tuzlu
çayırlarda kol geziyor. Gürültülü büyük turna grubu uyudukları noktaya
inerken acemi pilot gibi. İki kanat çırpışta o kadar hızlanıyorlar ki
inişleri bir o kadar zor oluyor. Kanatlarını ve ayaklarını aşağıya
indirerek, indikleri noktada hızlarını zıplama ile yavaşlatıp yere
konuyorlar. Saat 17.30. Gün batımındaki kızıl güneşin önünden geçen
turna grubunun silueti su damlası gibi akıp giderken son grubu da saymış
oluyoruz. Artık akşam tüm karanlığıyla çöktüğü için turnaları görmek
zor ama sesleri hâlâ duyuluyor.
Araçlarımıza binip konaklama yerimize dönerken günün heyecanı
kaslarımızı terk etti. Yorgunluk omuzlarımızda ama gün daha bitmedi.
Yemek sonrası günün değerlendirmesi, formların bilgisayar ortamına
aktarımı, fotoğrafların paylaşılması, yarınki ekiplerin ve programın
belirlenmesi var. Gece yarısına doğru odalarımıza çekilirken kulağımızda
turna sesiyle bir sonraki arazi çalışmalarımızın bize neler
getireceğini merak ediyoruz.
WWF-Türkiye Doğa Koruma Sorumlusu
Nilüfer Araç
Fotoğraf: Derviş Kökenek
http://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/doga_koruma/turler/turna/turnagunlugu/
Haber: https://yesilgazete.org/234-hak-orgutunden-ortak-aciklama-yaban-hayvanlarini-oldurme-izni-geri-alinsin/?fbclid=IwAR0n5zLrXIXXdUWUASK8p0oojfCaIOHvW_fmTze-kmn9j9ydthTSYCoHFEU