21.08.2008:
Bugün, dün gece yarısını geçerken geldiğimiz Aralık tayız. Trakuş a son fotoğrafımı (Dağ İncirkuşu) ekleyip, kaymakamlığın yolunu tuttuk. Ağrı Dağı na çıkışlarda yetkinin olmadığını Valilikten izin alınacağını öğrendikten sonra ayrılıp, kaldığımız Işık Otel in sahibi ve aynı zamanda dağın eteğindeki Tarlabaşı Köyü muhtarı Sait bey, bize eşlik edeceğini söyledi.
Ferhat, Muhtar ve ben Aralık ın hemen üstünden dağın yolunu tuttuk. Tarlabaşı Köyü civarında henüz 1500 m rakıma ulaşmıştık ki birkaç Kuzgun (Corvus corax) kayalar üzerinde bekliyordu. Havanın kapalı oluşu ve ikide bir yağmura yakalanmamız nedeniyle ortada çok tür gözükmüyordu. Yol boyunca en çok rastladığımız kuşlar Kuyrukkakan (Oenanthe oenanthe) idi. Adeta bize rehberlik edercesine arabanın önünde uçup, biraz ileri, sonra biraz daha ileri konup, yol boyunca tekrar uçuyorlardı. Derken hala kızıllığı gitmemiş birkaç Keten Kuşu (Carduelis cannabina), bize poz vermeyi ihmal etmedi.
TRT istasyonundan hemen önce yolun sağında gölleşen su birikintisi, günün en ilginç yeriydi. İlginç olan yerden ziyade Arıkuşları (Merops apiaster) nın kendilerini Yalıçapkını (Alcedo atthis) sanmalarıydı. Onlar gibi suya dalıp dalıp çıkıyorlardı. Çok sayıdaki Kum Kırlangıcı (Riparia riparia) ise su yüzeyine teğet geçip gidiyordu. Ne yazıkki bu güzel gözlem ve fotoğraflama işimiz fazla sürmedi. Birkaç dakika önce yol boyunda rastladığımız Çoban Süleyman, peşimizden yetişmiş, onu gören kuşlar kaçıp gitmişti. Abi yeriniz var mı deyince, onu da alıp TRT istasyonundaki askeri kontrol noktasına geldik; neyseki fazla beklemeden kimlik kaydı alıp, bizi gönderdiler.
2000 m civarında Kerkenez (Falco tinnunculus) ler küçük sürüler halinde uçuyordu. Her defasında 2-3 bireyden 10 kadar bireye kadar gruplarına rastladık. Sanırım 2-3 saat boyunca 50 den fazla Kerkenez gördük. Askeri kontrol noktasından sonra asfalt bitip yerini düzgün stabilize yol aldı. Tekrar başlayan yağmur nedeniyle birkaç noktada biraz zorlansak da 2350 m de bulunan Serdarbulak Yaylası na ulaştığımızda saat 16:00 ydı.
Serdarbula Yaylası, Küçük ve Büyük Ağrı nın arasında biraz daha Küçük Ağrı Dağı na yakın bir mevkide bulunuyor. Yaylanın ortasında Rus Karakol binası hala sağlam duruyordu. Serdarbulak ta İbibik (Upupa epops) görmeyi beklemiyorduk; ama bir tanesi uçup Ruslardan kalma binaya kondu. Bir tane de dönüş yolunda rastladık. Küçük Ağrı nın eteklerinde takriben 2400-2500 m ler arasında meşe ormanları, kurumuş otlar arasında pek bir güzel görünüyordu.
Muhtar, bir köylüyü yanımıza alarak; buraya kadar çıkmamızın esas sebebi olan ve hemen aşağıda bulunan mağaraya ulaştık. 35-40 m kadar uzunluktaki mağarada 1000 kadar Uzunkanatlı Yarasa (Miniopterus schreibersii) ve 10-15 kadar Farekulaklı Küçük Yarasa (Myotis blythii) bulduk. 17-18 yıl boyunca yaptığım çalışmalarda en yüksek yarasa kaydım sanırım buradandı. Zaten normal şartlarda yarasalar, 2000-2500 m nin üzerinde nadiren görülürler.
Mağara dönüşünde sürü halindeki Tarla Kirazkuşu (Milaria calandra) ile birlikte birkaç Kirazkuşu (Emberiza hortulana), daha aşağıda da iki Kara Kızılkuyruk (Pheonichurus phoenichurus) görmek de pek güzeldi. Tarlakuşu (Alauda arvensis) yolun hemen üzerine konup tepe tüylerini dikleştirerek birkaç poz verdi. Akrep arama işimiz giderek artan toz fırtınası ve ardından yağmurla kısa sürdü. Akşam yaklaşırken artık Aralık a gelmiştik.
Akşam yemeği ve uzun çay molamızdan sonra tekrar dağ yoluna çıktık. Amaç hem gece karanlığında yola çıkan akrepleri hem de Kısaparmaklı Araptavşanı (Allactaga elater aralychensis) görmekti. Yurdumuzdaki üç araptavşanı türünden biri olan bu tür, Türkiye de sadece Iğdır Ovası nda görülebiliyor. Aralık tan 6-7 km mesafede iki araptavşanı görmek bizi sevindirdi. Yolda birkaç Böğüye (Solifugae) rastlasak da akrep göremedik. Nahçıvan a giden çevreyolunun 1-2 km üzerinde tekrar durduk; bir Kukumav (Athene noctua), son derece nadir bir avın başından başlayarak akşam yemeğini geç de olsa yiyordu. Bizi görünce avı bırakıp kaçtı. Bu nadir tür ise dünya üzerinde sadece Iğdır Ovası ve komşu sınır kesimlerinde yaşayan Meriones dahli adlı çölsıçanıydı [IUCN Kırmızı Listesinde Endangered].
Çevreyolunda son bir sürpriz bizi bekliyordu. Bölünmüş yolun hemen kenarında yere yatmış duran Kocagöz (Burhinus oedicnemus) ile vakti gece yarısı yapmıştık. Bakalım yarın kısmette neler var.
Ahmet Karataş (rousettus)
host.nigde.edu.tr/akaratash/
rousettus@hotmail.com