Üyelerimizden Önder CIRIKın keyifli anlatımıyla kuş
halkalama çalışmaları ve Kızılırmak Deltası
Hani aracımızın motorundan bir ses gelir ve kayış
sürtüyor ya da meme yapmış yorumları yaparız ya? Kuşlar da aynı. Ekosistemde
bir yerde arıza varsa bunu bize ilk gösterecek canlılardan biri kuşlar.
Kuş gözlemlemeye başladığım yıllarda gittiğim ilk doğal
alanlardan bir tanesi Samsunun Bafra, Alaçam ve Ondokuzmayıs ilçelerinde
bulunan Kızılırmak Deltası idi. Hayatımda turnayı ilk kez orada görmüştüm. Yine
ilk defa gördüğüm yılkı atları ve mandalar da başıboş bir şekilde deltada
otluyorlardı. Kızılırmak ile ilgili o zamana kadar bildiğim tek bilgi
Türkiyenin en uzun nehri olduğuydu.
Sonra Kızılırmak ve Türkiyenin birçok nehri hakkında çok
şey öğrendim. Örneğin Kızılırmak Nehri boyunca ilk kuş gözleyen insanlar biz
değilmişiz. Bizden 3500-4000 yıl önce Hitit kâhinleri her ilkbahar mevsiminde
Kızılırmak boyunca kuş gözlemeye çıkarmış. Ama onların niyeti bizimkinden
oldukça farklıymış. Kuşların geliş, gidiş zamanlarına ve davranışlarına göre fal
bakmak, kehanetlerde bulunmak için kuş gözlüyorlarmış.
Sonraki yıllarda Kızılırmak Deltasına defalarca gittim.
Kariyerlerine bu deltanın kuşlarının araştırılması ve korunması için devam eden
arkadaşlarım, 2002 yılından beri Ondokuz Mayıs Üniversitesi desteğiyle deltanın
kuşlarını halkalıyor. Radyo ve uydu vericileri ile kuşların göç yollarını,
davranışlarını çıkarıyor. Şu ana kadar Türkiyede yapılmış en uzun soluklu kuş
halkalama çalışması 13 yıldır Kızılırmak Deltasında yapılıyor. Manyas,
Akyatan, Titreyengöl gibi önemli alanlarda bulunan kuş halkalama istasyonları
sadece birkaç yıllık faaliyet sonrasında çalışmalarını sonlandırdı. 2006
yılında Aras Nehri vadisinde ve daha sonra Kars-Kuyucuk Gölünde faaliyete
geçen halkalama istasyonlarıyla bu sayı üçe çıktı. Peki nedir bu kuş halkalama?
Basitçe anlatacak olursak kuşların ağlarla yakalanıp
ayaklarına, üzerinde çeşitli sayıların bulunduğu halkaların takılması. Göç eden
kuşlar dünyanın başka yerine gidip yine kuş bilimciler tarafından
yakalandıklarında ya da ölü bulunduklarında ayaklarındaki bu halka sayesinde bu
kuşlar ve göçleri hakkında bilgiler toplanıyor. Arkadaşlarım göç mevsimleri
olan ilkbahar ve sonbahar aylarında Kızılırmak Deltasına Japon sis ağı denilen
siyah renkli ağları kuruyorlar. Bu ağların özelliği bir çalı ya da ağaç önüne
gerildiklerinde kuşlar tarafından fark edilemiyor olmaları. Diğer önemli bir
özelliği ise çok yumuşak malzemeden yapıldıklarından kuşlara zarar vermiyor
oluşları. Raflar halinde olan bu ağlara çarpan kuş, ağın cebine düşüp
yakalanıyor. Özveri işte bu andan itibaren başlıyor. Çünkü ağların sabah gün
doğumundan akşam gün batımına kadar her saat başı kontrol edilip kuşların özel
kumaş torbalara konulup incitilmeden halkalama merkezine getirilmesi gerekiyor.
Bu işin tatili yok. 15 Mart 31 Mayıs ila 15 Ağustos 31 Ekim tarihleri
arasında bu iş her gün her saat yapılıyor. Halkalama merkezine getirilen
kuşların önce türleri tespit ediliyor, sonra türüne göre halka takılıp halka
numarası kaydediliyor, daha sonra da yaş, cinsiyet, kanat, kuyruk, gaga
uzunlukları ve ağırlıkları gibi türe göre farklı bilgiler toplanıyor. Bu
bilgilerin tamamı halkalama defteri denilen özel bir deftere not ediliyor. Her
kuş için yaklaşık 3-4 dakika süren bu işlemden sonra kuş yeniden doğaya bırakılıyor.
Kuşlar ufak ve stresli hayvanlar. Bu halkalama işlemi ne kadar kısa olursa
kuşun sağlığı için o kadar iyi olur.
Bu iş şüphesiz çok emek ve özveri istiyor. O yüzdendir ki
tüm Türkiyede lisanslı kuş halkacısı sayısı 12. İngilterede bu sayı binlerle
ifade ediliyor. Çok sıkı ve yoğun eğitimden sonra bir kişinin halkacı
olabilmesi en az 2 yıl sürüyor. İstasyonlarda iş sadece kuşları halkalamak
değil. Ağların saat başı kontrolü, kuşların toplanması, getirilmesi,
araştırmacı ekibin yemeklerinin hazırlanması bunlar da hep iş. Bunların hepsi
de gönüllüler tarafından sağlanıyor. Kızılırmak Deltası insana doğada yaşam ve
arazi biyolojisi tecrübesi açısından önemli kazanımlar sunuyor. Hele üniversite
öğrencisi ve doğaya ilgili biriyseniz Türkiyede bu tecrübeyi yaşayabileceğiniz
2-3 yerden biri Kızılırmak Deltasında bulunan Cernek Kuş Halkalama İstasyonu.
Peki kuşları halkalıyoruz da ne oluyor? Aslında yapılan bu
işlemin bundan 3500-4000 yıl önce Hitit falcılarının yaptığından pek bir farkı
yok. Bugün yapılan bilimsel çalışmaların çoğu gibi onlar da kuşların göç
yollarına, türlerine, davranışlarına bakıp kehanetlerde bulunuyordu. Çünkü
kuşlar ekosistemde gösterge türler. Hani aracımızın motorundan bir ses gelir ve
kayış sürtüyor ya da meme yapmış yorumları yaparız ya? Kuşlar da aynı.
Ekosistemde bir yerde arıza varsa bunu bize ilk gösterecek canlılardan biri
kuşlar. Örneğin DDT adı verilen tarım ilacının etkilerini Amerikada ilk kuş
gözlemciler ve kuş bilimciler fark etti. Çünkü her sabah bahçelerde ötüşen
kuşlar bir anda yok olup gittiler. Rachel Carson ondandır ki DDT ve etkilerini
anlattığı kitabına Sessiz Bahar ismini verdi.
Kuşlar bakmasını bilene çok şey anlatıyor
Hitit falcıları kuşlara bakıp o kışın soğuk ya da ılık
geçeceği, kıtlık ya da varlık yılı olacağı yönünde kehanetlerde bulunuyordu.
Bugün kuş halkalama verilerinin en çok kullanıldığı alanlardan bir tanesi iklim
değişikliği çalışmaları. Yine çeşitli viroloji araştırmaları, kuş gribi
çalışmaları bu verileri kullanıyor ve çeşitli modellemeler yapıyor. Hitit
falcılarının bulunmuş olduğu kehanetler bugün bilimsel toplanan veriler,
bunların değerlendirilmesi ve bilgisayar programları yardımlarıyla yapılan
modellemelerle yapılıyor.
2002 yılından beri her yıl düzenli bir şekilde yapılan kuş
halkalama çalışmaları esnasında bugüne kadar 180 türden yaklaşık 92.000 kuş
halkalandı. Bu toplanan veri bilimsel açıdan bir hazine kıymetinde. İleride
yapılacak farklı alanlardaki bilimsel çalışmalar için önemli bir veri bankası
durumunda. Bu verilere dayanarak tarım, su, nüfus, altyapı, vb. planlarımızı
yapabileceğiz.
Bilim yapmanın dışından bu işlerin pek görülmeyen çok önemli
bir tarafı daha var. Hele bilimsel üretimin zayıf olduğu bizim gibi ülkelerde
bu tür çalışmalar insanlara öncelikle ilham veriyor ve sonra çok değerli bir
insan kapasitesi yaratıyor. 13 yıldır o istasyonda gönüllü olarak çalışmış yüzlerce
öğrenci mevcut. Bunlardan 10-15 tanesi bile kariyerine bilim üretimi ya da doğa
koruma yolunda devam etse bu ülke için büyük bir kazanç. İngilterede lisanslı
kuş halkacısı sayısının binlerle ifade edilirken bizde sadece 12 kişinin bu
lisansa sahip olduğunu söylemiştik. Şimdi İngiltere ve Türkiyeyi bilimsel
bilgi üretimi, demokrasi çıtası, ekonomi, refah düzeyi, insanca yaşam, çevrenin
korunması, vb. birçok alanda karşılaştırın hemen hemen aynı sonuçlara
ulaşırsınız. Yani bu demek oluyor ki kuş halkalamak boş iş değil. O da gayet
gelişmişlik için bir gösterge olabiliyor.
Bugün Cernek Kuş Halkalama istasyonunda çalışmalarını
yürüten ekip su rejimi, kirlilik analizi, kuş gribi, vb. bir çok konuda halen
araştırmalar yürütüyorlar. Sadece Ondokuz Mayıs Üniversitesi bünyesindeki
akademik ünvanlarıyla değil, Doğa ve Yaban Hayatı Koruma Derneği bünyesinde
sivil toplum aktivistleri olarak da faaliyetlerini sürdürüyorlar. Çalışmalarını
ulusal boyuttan uluslararası platformlara da taşımış durumdalar. Avrupa Birliği
tarafından desteklenen Temiz Nehirler Temiz Deniz Projesi ile çalışmalarını
ve vizyonlarını tüm Karadeniz Havzası ülkeleri ile paylaşıyorlar. Türkiye,
Bulgaristan, Romanya, Moldova ve Gürcistandan sivil toplum kuruluşlarının bir
araya geldiği bu proje ortak bir dil geliştirip Karadenizin varlığının
nehirlerimizin temizliğine ve doğallığına ne kadar bağlı olduğunu kamuoyuna
anlatmaya çalışıyorlar. Hedefleri, karar vericilerin dikkatini çekip ulusal ve
uluslararası düzeyde harekete geçilmesini sağlamak. Çevre ve doğa koruma
faslının bu kadar geri planda bırakıldığı bir ülke için belki denizde küçücük
bir dalgalar. Ama gerçekten çok önemliler.
Bu tür bilimsel araştırma istasyonları farklı disiplinlerde
birçok insanın yetişmesi için önemli bir basamak. Bilim üretilen bir ekosistem
ancak bu şekilde oluşturulabilir. Bilimsel veri toplamanın yanında bilim insanı
kapasitesi arttırımı için de ilham kaynağı görevi görürler. Umarız Ondokuz
Mayıs Üniversitesi gibi diğer üniversitelerimiz de farklı disiplinlerde bölgelerinde
böyle çalışmaları özendirir ve destekler.
Haber: https://yesilgazete.org/234-hak-orgutunden-ortak-aciklama-yaban-hayvanlarini-oldurme-izni-geri-alinsin/?fbclid=IwAR0n5zLrXIXXdUWUASK8p0oojfCaIOHvW_fmTze-kmn9j9ydthTSYCoHFEU