TR EN
TR EN
Belgeli Tür 505
Fotoğraflar 92806
Gözlemler 9860
Videolar 1348

HABERLER


Kızılırmak

Haberlere Geri Dön Okunma Hiti. : 1631
1 Yorum Beğen | 1
kizilirmak

Üyelerimizden Önder CIRIK’ın keyifli anlatımıyla kuş halkalama çalışmaları ve Kızılırmak Deltası…

“Hani aracımızın motorundan bir ses gelir ve “kayış sürtüyor” ya da “meme yapmış” yorumları yaparız ya? Kuşlar da aynı. Ekosistemde bir yerde arıza varsa bunu bize ilk gösterecek canlılardan biri kuşlar.

Kuş gözlemlemeye başladığım yıllarda gittiğim ilk doğal alanlardan bir tanesi Samsun’un Bafra, Alaçam ve Ondokuzmayıs ilçelerinde bulunan Kızılırmak Deltası idi. Hayatımda turnayı ilk kez orada görmüştüm. Yine ilk defa gördüğüm yılkı atları ve mandalar da başıboş bir şekilde deltada otluyorlardı. Kızılırmak ile ilgili o zamana kadar bildiğim tek bilgi Türkiye’nin en uzun nehri olduğuydu.

 

Sonra Kızılırmak ve Türkiye’nin birçok nehri hakkında çok şey öğrendim. Örneğin Kızılırmak Nehri boyunca ilk kuş gözleyen insanlar biz değilmişiz. Bizden 3500-4000 yıl önce Hitit kâhinleri her ilkbahar mevsiminde Kızılırmak boyunca kuş gözlemeye çıkarmış. Ama onların niyeti bizimkinden oldukça farklıymış. Kuşların geliş, gidiş zamanlarına ve davranışlarına göre fal bakmak, kehanetlerde bulunmak için kuş gözlüyorlarmış.

 

Sonraki yıllarda Kızılırmak Deltası’na defalarca gittim. Kariyerlerine bu deltanın kuşlarının araştırılması ve korunması için devam eden arkadaşlarım, 2002 yılından beri Ondokuz Mayıs Üniversitesi desteğiyle deltanın kuşlarını halkalıyor. Radyo ve uydu vericileri ile kuşların göç yollarını, davranışlarını çıkarıyor. Şu ana kadar Türkiye’de yapılmış en uzun soluklu kuş halkalama çalışması 13 yıldır Kızılırmak Deltası’nda yapılıyor. Manyas, Akyatan, Titreyengöl gibi önemli alanlarda bulunan kuş halkalama istasyonları sadece birkaç yıllık faaliyet sonrasında çalışmalarını sonlandırdı. 2006 yılında Aras Nehri vadisinde ve daha sonra Kars-Kuyucuk Gölü’nde faaliyete geçen halkalama istasyonlarıyla bu sayı üçe çıktı. Peki nedir bu kuş halkalama?

 

Basitçe anlatacak olursak kuşların ağlarla yakalanıp ayaklarına, üzerinde çeşitli sayıların bulunduğu halkaların takılması. Göç eden kuşlar dünyanın başka yerine gidip yine kuş bilimciler tarafından yakalandıklarında ya da ölü bulunduklarında ayaklarındaki bu halka sayesinde bu kuşlar ve göçleri hakkında bilgiler toplanıyor. Arkadaşlarım göç mevsimleri olan ilkbahar ve sonbahar aylarında Kızılırmak Deltası’na Japon sis ağı denilen siyah renkli ağları kuruyorlar. Bu ağların özelliği bir çalı ya da ağaç önüne gerildiklerinde kuşlar tarafından fark edilemiyor olmaları. Diğer önemli bir özelliği ise çok yumuşak malzemeden yapıldıklarından kuşlara zarar vermiyor oluşları. Raflar halinde olan bu ağlara çarpan kuş, ağın cebine düşüp yakalanıyor. Özveri işte bu andan itibaren başlıyor. Çünkü ağların sabah gün doğumundan akşam gün batımına kadar her saat başı kontrol edilip kuşların özel kumaş torbalara konulup incitilmeden halkalama merkezine getirilmesi gerekiyor. Bu işin tatili yok. 15 Mart – 31 Mayıs ila 15 Ağustos – 31 Ekim tarihleri arasında bu iş her gün her saat yapılıyor. Halkalama merkezine getirilen kuşların önce türleri tespit ediliyor, sonra türüne göre halka takılıp halka numarası kaydediliyor, daha sonra da yaş, cinsiyet, kanat, kuyruk, gaga uzunlukları ve ağırlıkları gibi türe göre farklı bilgiler toplanıyor. Bu bilgilerin tamamı halkalama defteri denilen özel bir deftere not ediliyor. Her kuş için yaklaşık 3-4 dakika süren bu işlemden sonra kuş yeniden doğaya bırakılıyor. Kuşlar ufak ve stresli hayvanlar. Bu halkalama işlemi ne kadar kısa olursa kuşun sağlığı için o kadar iyi olur.

 

Bu iş şüphesiz çok emek ve özveri istiyor. O yüzdendir ki tüm Türkiye’de lisanslı kuş halkacısı sayısı 12. İngiltere’de bu sayı binlerle ifade ediliyor. Çok sıkı ve yoğun eğitimden sonra bir kişinin halkacı olabilmesi en az 2 yıl sürüyor. İstasyonlarda iş sadece kuşları halkalamak değil. Ağların saat başı kontrolü, kuşların toplanması, getirilmesi, araştırmacı ekibin yemeklerinin hazırlanması bunlar da hep iş. Bunların hepsi de gönüllüler tarafından sağlanıyor. Kızılırmak Deltası insana doğada yaşam ve arazi biyolojisi tecrübesi açısından önemli kazanımlar sunuyor. Hele üniversite öğrencisi ve doğaya ilgili biriyseniz Türkiye’de bu tecrübeyi yaşayabileceğiniz 2-3 yerden biri Kızılırmak Deltası’nda bulunan Cernek Kuş Halkalama İstasyonu.

 

Peki kuşları halkalıyoruz da ne oluyor? Aslında yapılan bu işlemin bundan 3500-4000 yıl önce Hitit falcılarının yaptığından pek bir farkı yok. Bugün yapılan bilimsel çalışmaların çoğu gibi onlar da kuşların göç yollarına, türlerine, davranışlarına bakıp kehanetlerde bulunuyordu. Çünkü kuşlar ekosistemde gösterge türler. Hani aracımızın motorundan bir ses gelir ve “kayış sürtüyor” ya da “meme yapmış” yorumları yaparız ya? Kuşlar da aynı. Ekosistemde bir yerde arıza varsa bunu bize ilk gösterecek canlılardan biri kuşlar. Örneğin DDT adı verilen tarım ilacının etkilerini Amerika’da ilk kuş gözlemciler ve kuş bilimciler fark etti. Çünkü her sabah bahçelerde ötüşen kuşlar bir anda yok olup gittiler. Rachel Carson ondandır ki DDT ve etkilerini anlattığı kitabına “Sessiz Bahar” ismini verdi.

Kuşlar bakmasını bilene çok şey anlatıyor

 

Hitit falcıları kuşlara bakıp o kışın soğuk ya da ılık geçeceği, kıtlık ya da varlık yılı olacağı yönünde kehanetlerde bulunuyordu. Bugün kuş halkalama verilerinin en çok kullanıldığı alanlardan bir tanesi iklim değişikliği çalışmaları. Yine çeşitli viroloji araştırmaları, kuş gribi çalışmaları bu verileri kullanıyor ve çeşitli modellemeler yapıyor. Hitit falcılarının bulunmuş olduğu kehanetler bugün bilimsel toplanan veriler, bunların değerlendirilmesi ve bilgisayar programları yardımlarıyla yapılan modellemelerle yapılıyor.

 

2002 yılından beri her yıl düzenli bir şekilde yapılan kuş halkalama çalışmaları esnasında bugüne kadar 180 türden yaklaşık 92.000 kuş halkalandı. Bu toplanan veri bilimsel açıdan bir hazine kıymetinde. İleride yapılacak farklı alanlardaki bilimsel çalışmalar için önemli bir veri bankası durumunda. Bu verilere dayanarak tarım, su, nüfus, altyapı, vb. planlarımızı yapabileceğiz.

 

Bilim yapmanın dışından bu işlerin pek görülmeyen çok önemli bir tarafı daha var. Hele bilimsel üretimin zayıf olduğu bizim gibi ülkelerde bu tür çalışmalar insanlara öncelikle ilham veriyor ve sonra çok değerli bir insan kapasitesi yaratıyor. 13 yıldır o istasyonda gönüllü olarak çalışmış yüzlerce öğrenci mevcut. Bunlardan 10-15 tanesi bile kariyerine bilim üretimi ya da doğa koruma yolunda devam etse bu ülke için büyük bir kazanç. İngiltere’de lisanslı kuş halkacısı sayısının binlerle ifade edilirken bizde sadece 12 kişinin bu lisansa sahip olduğunu söylemiştik. Şimdi İngiltere ve Türkiye’yi bilimsel bilgi üretimi, demokrasi çıtası, ekonomi, refah düzeyi, insanca yaşam, çevrenin korunması, vb. birçok alanda karşılaştırın hemen hemen aynı sonuçlara ulaşırsınız. Yani bu demek oluyor ki kuş halkalamak boş iş değil. O da gayet gelişmişlik için bir gösterge olabiliyor.

 

Bugün Cernek Kuş Halkalama istasyonunda çalışmalarını yürüten ekip su rejimi, kirlilik analizi, kuş gribi, vb. bir çok konuda halen araştırmalar yürütüyorlar. Sadece Ondokuz Mayıs Üniversitesi bünyesindeki akademik ünvanlarıyla değil, Doğa ve Yaban Hayatı Koruma Derneği bünyesinde sivil toplum aktivistleri olarak da faaliyetlerini sürdürüyorlar. Çalışmalarını ulusal boyuttan uluslararası platformlara da taşımış durumdalar. Avrupa Birliği tarafından desteklenen Temiz Nehirler – Temiz Deniz Projesi ile çalışmalarını ve vizyonlarını tüm Karadeniz Havzası ülkeleri ile paylaşıyorlar. Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Moldova ve Gürcistan’dan sivil toplum kuruluşlarının bir araya geldiği bu proje ortak bir dil geliştirip Karadeniz’in varlığının nehirlerimizin temizliğine ve doğallığına ne kadar bağlı olduğunu kamuoyuna anlatmaya çalışıyorlar. Hedefleri, karar vericilerin dikkatini çekip ulusal ve uluslararası düzeyde harekete geçilmesini sağlamak. Çevre ve doğa koruma faslının bu kadar geri planda bırakıldığı bir ülke için belki denizde küçücük bir dalgalar. Ama gerçekten çok önemliler.

 

Bu tür bilimsel araştırma istasyonları farklı disiplinlerde birçok insanın yetişmesi için önemli bir basamak. Bilim üretilen bir ekosistem ancak bu şekilde oluşturulabilir. Bilimsel veri toplamanın yanında bilim insanı kapasitesi arttırımı için de ilham kaynağı görevi görürler. Umarız Ondokuz Mayıs Üniversitesi gibi diğer üniversitelerimiz de farklı disiplinlerde bölgelerinde böyle çalışmaları özendirir ve destekler.”

 

Haber: https://yesilgazete.org/234-hak-orgutunden-ortak-aciklama-yaban-hayvanlarini-oldurme-izni-geri-alinsin/?fbclid=IwAR0n5zLrXIXXdUWUASK8p0oojfCaIOHvW_fmTze-kmn9j9ydthTSYCoHFEU
Yeni Türler, Belgeli Tür Adedi : 452  |  Kalan Tür Adedi:39
Copyright TRAKUS © 2008 - 2024 Türkiye'nin Anonim Kuşları: Sponsor ESİT