Koruma biyolojisi, bilimin karşılaştığı türlerin kaderi ne olacaktır? sorusuna cevap arar. Bu soruya cevap verebilmek üzere kullanılan moleküler yöntemlerle desteklenen koruma çalışmaları soy içi üreme baskısının gösterilmesi, genetik çeşitlilik kaybının araştırılması, canlının çevresel şartlara tepki yeteneğinin belirlenmesi, türün alt populasyonlarının ortaya çıkarılması ve aralarındaki gen akışının gözlenmesi, taksonomik belirsizliklerin çözülmesi, tür içindeki koruma birimlerinin açıklanması olarak özetlenebilir.Anadolu son buzul çağında memeli ve bitki türleri için önemli bir sığınma alanı olması dışında; halen birçok bitki ve hayvan türü için yerleşke olarak hizmet vermektedir. Buna ek olarak tek başına Avrupada bulunan tüm endemik bitkilerden daha fazla endemik türü barındırmakta ve aynı zamanda pek çoğu için de gen merkezi olarak ev sahipliği yapmaktadır. Anadolunun komşu bölgeler için bu derece yüksek bir öneme sahip olmasına rağmen günümüze kadar geçen sürede çok az tür için koruma çalışması gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucunda pek azında somut koruma planları ve alınması gereken tedbirler önerilmiş ve hatta hiçbir çalışma bu endemik türlerin lokal populasyonlarının genetik çeşitlilik düzeylerinin karşılaştırılması hedeflememiştir.Bu doğrultuda koruma genetiğine ilişkin moleküler metotların öğrenilmesi büyük bir önem arz etmektedir. 5 - 9 Ekim 2015 tarihleri arasında Zonguldak\'ta Bülent Ecevit Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan bu çalıştay sayesinde populasyon genetiğine ilişkin bu metotların yaygın kullanımının sağlanması amaçlanmaktadır. Organizasyon komitesi olarak; populasyon genetiği, populasyon biyolojisi, moleküler ekoloji dallarında uzmanlaşmakta olan genç araştırmacıların katılımlarını bekliyoruz.Çalışma Programı, Eğitmenler ve dersler için:
http://korumagenetigicalistayi.weebly.com/
Haber: https://yesilgazete.org/234-hak-orgutunden-ortak-aciklama-yaban-hayvanlarini-oldurme-izni-geri-alinsin/?fbclid=IwAR0n5zLrXIXXdUWUASK8p0oojfCaIOHvW_fmTze-kmn9j9ydthTSYCoHFEU