Sabah Mehmet Çelik’le (gavurdağlı) ile yaptığımız arazide Tahtalı ve Gökçe güvercinleri bulamamıştık, yalıçapkını çekmek için hemite köprüsünün oradaki sazlıkta kamuflaj yaptık ama yine elimiz boştu. Yaklaşık bir saat sonra arazide Özgür’le karşılaştık. Daha bir şey çekemediğimizi söyleyince bize bu yaramazın yerini tarif etti. Dönüş yolunda özgürün tarif ettiği yere vardığımızda sanki orda bizi bekliyordu. Biraz fotoğrafını çektik ve evin yolunu tuttuk.
Eve vardığımda ekipmanı toparlarken geniş açı lense gözüm takıldı. Bu karakızıl kuyruk çok toleranslı bir kuş olduğu için geniş açı ile fotoğrafını çekmeme müsaade edebileceğini düşündüm bir an. Güneşin batmasına 2 saat vardı biraz hızlı hareket edebilirsem yetişeceğimi düşünüyordum. Telaşla ekipman çantasını, el bilgisayarını toparlayıp yola çıktım 15 dakikada alana vardım.
Aceleyle çıktığım için 300mm makinada takılıydı, yapacak bir şey yoktu arazide 300mm’yi çıkarıp 10-20mm lensi taktım. Üçayağı kaptım ve küçük tepecik üzerinde uygun bir konum arıyordum. Ama olmuyordu bir türlü toprak tepenin üzerinden istediğim gibi durmuyordu, aklıma çekirdek torbası geldi, arabanın kapısının üzerinde duran torbayı kaptım ve makinayı üzerine yerleştirdim. (2x5) 10metre Usb kablosunu makinaya bağladım arabayı uygun bir konuma aldım. El bilgisayarını açtım uzaktan çekim için gerekli programı çalıştırdım canlı izleme ekranını açınca açının bağlantılar sırasında bozulduğunu fark ettim tekrar makinanın yanına gittim ve açıyı düzeltirken gözüm etrafı tarıyordu konu mankeni arkadaş hala buralarda mıydı acaba.
Araca döndüm ve canlı izleme ekranın açıp beklemeye başladım. Beş dakikalık bir bekleyişin ardında ufaklı alanda göründü her zaman konduğu taşın etrafında bir sürü kalabalık vardı bir sağa bir sola gidiyor ve durumu anlamaya çalışıyordu.
Veee hooop sevimli modelim taşın üzerindeydi, ama bir sorun var. Kompozisyon için taşı kadrajın kenarına almıştım ve kuş tam ters istikamete bakıyordu. Çaresizce kuşun doğru pozu vermesini bekleyecektim. Çok nazlanmadı ve doğru açıda doğru pozu verdi. Bilgisayardan her deklanşör komutu verdiğimde 4 kare çekiyordum. F değerini değiştiriyor deklanşör komutunu tekrar tıklıyordum. Küçücük el bilgisayarı ekranından netliğin doğru olup olmadığını kontrol etmek hiç kolay olmuyordu.
Bu arada güneş iyi alçalmış, ışıkları iyice kızıllaşmıştı. Son kareleri çektiğimde güneş ufuktan batmaya başlamıştı ama aklımda daha bir sürü kompozisyon vardı ve hiç birini çekememiştim. Hayal kırıklığım bir kenara bırakarak makinanın neler çektiğini merakı içinde ekipmanı topladım. Yola çıkmadan önce çekilmiş fotoğraflardan bir kaçına bakıp netlik noktalarının doğru olduğu görünce keyfime diyecek yoktu. Keyiflenince yaptığım kötü alışkanlığı tekrarlayarak ve çekemediğim daha bir sürü kompozisyonu düşünerek evin yolu tuttum.