TR EN
TR EN
Belgeli Tür 505
Fotoğraflar 92807
Gözlemler 9860
Videolar 1348

Toy / Great Bustard / Otis tarda

Id:159 | Kodu: 4460 | A | H, k
Oca
16
Şub
14
Mar
22
Nis
14
May
14
Haz
22
Tem
6
Ağu
7
Eyl
4
Eki
3
Kas
22
Ara
6

Yaşam Alanları

Biyolojik Bilgiler

boyu

75-105 cm

kanat açıklığı

170-260 cm

ağırlığı

3300-18000 gr

Türün Sesi |
Kuluçka Süresi | 21-28 gün
Yumurta Sayısı | 2 adet

Editör Bilgileri
Kuş Türü | Toylar
Tür Yetkilisi | KaaN
Tür hakkında ilk derleme | 16.08.2007
En son güncellemeyi yapan |
Son güncelleme | 11.06.2023
Güncellenme sayısı | 14


Benzer Türler

Açıklama :

Batı Palearktik bölgesinde yaşayan en büyük toygil türü olan toylar, yaşayan kuşlar arasında en büyük eşeysel dimorfizmi gösteren kuşlardır [2,61,68,91,93]. Erkekler dişilerin ortalama 2,5 katı kadar daha ağır ve vücut ölçüsü olarak da yaklaşık 1,18-1,30 katıdırlar [2,91,93]. Erkek toylar iri, kalın boyunlu ve güçlü yapılı kuşlardır [2]. Boyları 90-105 cm arası, kanat açıklıkları 210-260cm arasındadır ve ağrılıkları ise 5,8-18 kg arasındadır [1,2,90]. Üreme döneminde boyunları beyazlar, gerdanlarında bulunan koyu turuncu bant beyaz boyunla kontrast yapar [2,67]. Erkeklerin boynundaki bu beyazlığın miktarı 8 yaşına kadar giderek artar [67]. Üreme döneminde olan erkeklerin ayrıca beyaz renkte ve yine 6-7 yaşına kadar her sene daha uzun hale gelen beyaz renkte bıyıkları vardır [67,91,92]. Üreme dönemi dışında ise erkeklerin boyunlarındaki beyaz renkler yerini griye bırakır, boyunları daha ince bir hal alır ve bıyıklar dökülür [2,91]. Dişi toylar ise erkeklere göre fark edilir bir şekilde ufaktırlar ve daha narin boyunludurlar [2,91]. Boyları 75-85cm arası, kanat açıklıkları 170-190 cm arası ve ağırlıkları da 3,3-5,5 kg arasındadır [1,2]. Üreme dönemi dışında da benzer tüy örtüsüne sahiptirler [2,91]. Yumurtadan yeni çıkmış yavru toylar ise alacalı kahve ve krem tonlarında ve kamuflaj sağlayan desenlere sahiptirler [2,93,94]. Toy yumurtaları açık kahve, krem, yeşilimsi açık kahve gibi renklerde olabilir ve üzerinde, genelde boylamasına olan, açık kahverengi benekler mevcuttur [2,94]. Yumurtaların boyutu ortalama 7,94x5,68 cm kadardır [94]. Otis tarda için dünyada iki alttür tanımlanmış. Bunlar O.t.tarda Linnaeus, 1758 ve O.t.dybowskii Taczanowski, 1874 alttürleridir [1,2] Günümüzde, O.t.tarda alttürü Fas, İber Yarımadası, Almanya, Avusturya, Macaristan, Güney Ukrayna, Doğu ve Güneydoğu Avrupa, İran, Kuzeybatı Çin, Güney Azerbaycan, Suriye, Türkmenistan, Özbekistan, Kuzeybatı Afganistan ve Güneybatı Rusya’dan Kazakistan’a kadar uzanan bölgede görülür [1,2,3,4] Ülkemizde görülen popülasyonlar da bu alttüre, yani O.t.tarda alttürüne mensupturlar. O.t.dybowskii alttürü ise Moğolistan, Kuzeydoğu, Doğu ve Orta Çin, Güneydoğu Rusya: Altaylar’dan Baykal Gölü’ne kadar olan bölgede görülür [1,2].


Tanımı :

Toy fiziksel olarak ülkemizdeki hiçbir kuşla karışmaz. Çok iri yapısı, bakır, beyaz ve gri renklerin kombinasyonu toyu diğer kuşlardan ayırmaya yeter. Çok uzak akrabası olmayan mezgeldek bile dişi toyun yanında çok küçük kalır ve bakır, beyaz ve gri renklere sahip değildir ve sürücül bir hayvan değildir.


Habiatı :

Toylar, genelde ağaçsız, geniş ve düz olan, sürülmüş araziler, ekilmiş araziler, doğal ve yarı doğal bozkır ve çayırlar ve nadas arazilerinden oluşan, mozaik yapıda yaşam alanlarını tercih ederler [2,4,15,18,25,31,34,36,44,45,47,49,86]. Toyların yaşam alanı seçimleri ulaşılabilir olan yaşam alanı opsiyonlarına, mevcut yiyecek miktarına, mevsimsel olarak, aile durumuna bağlı olarak (yavru varlığı gibi), cinsiyetler arasında ve popülasyondanlar arasında farklılık gösterir [1,2,6,25,43,44,45,48,49,83,86,87]. Genel olarak, üreme döneminde tercih edilen alan dişiler ve büyüyen yavrular için tahıl ekini tarlaları [1,2,29,44,83,86] ve kur yapan erkekler için ise hafif tepelik olan veya tarlalardaki ufak açıklık alanlardan oluşan ve erkeklerin göz alıcı beyaz renkleriyle iyi kontrast yapabilecek, yeşillikli alanlardır [2,13,81,82]. Dişilerin, yuvalama için ekin tarlalarından sonra en çok tercih ettikleri alanlar ise sırasıyla yeni biçilmiş ve anızı bırakılmış tarlalar, eski anızlı tarlalar ve sürülmüş tarlalardır [83]. Üreme sonrasında lek alanlarını terk eden erkeklerin yaşam alanı tercihinin ise anız bırakılmış tarlalar olduğu görülmüştür [86]. Buna ek olarak, toyların, özellikle üreme için, iklimsel olarak daha stabil yerleri seçtiği de gözlemlenmiştir [85]. Üreme dışı dönemlerde toyların daha yeni biçilmiş ve anızlı bırakılmış tarlaları ve akarsu yakınlarını tercih ettiği saptanmıştır [44,86]. Yapılan modellemeler ve gözlemler sonunda toy için uygun olan onlarca yerde toyların yaşamadığını gören araştırmacılar toyların alan seçiminin sadece alan kalitesiyle ve özellikleriyle değil alana sadık kalma (filopatri) ve diğer bireylerin alanda var olup olmamasına bakarak karar verildiği sonucuna varmışlardır [48,69,85,87,89]. Türün ayrıca baklagillerin, lahanagillerin, yoncaların ve kanolanın ekildiği tarlaları tercih ettiği de bilinmektedir [2,5,44,85]. Toyların kaçındıkları alanlar ise tepelik, kayalık, çöl, ormanlık, insan yerleşimleri, yollar ve patikalar, sürülmüş tarlalar, elektrik hatlarının geçiş noktaları ve sulu tarım yapılan tarım arazileridir [2,44,45,87].


Yayılışı :

Türün günümüzdeki toplam yayılım alanı yaklaşık olarak 21,7 milyon kilometrekaredir ve Batı\'da Fas-İspanya\'dan, Doğu\'da Pasifik Okyanusu\'na kadar olan bozkırlık ve steplik alanları kapsar [3]. Toy, bugüne kadar ülkemizdeki tüm coğrafi bölgelerde gözlemlenmiş olsa da türün temel yaşam alanları İç ve Doğu Anadolu’daki açık ve bozkırlık alanlardır [4,10]. Türkiye’deki popülasyonun, İç Anadolu ve Doğu Anadolu alt popülasyonları olmak üzere iki ana alt popülasyondan oluştuğu düşünülmektedir [10,13]. Bunlardan İç Anadolu alt popülasyonunun Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşayan popülasyonlarla bağlantılı olduğu ve tek bir meta popülasyon oluşturduğu tahmin edilmektedir [Güven Eken, 2016; pers.comm.]. Toyların Marmara Bölgesi’nde 90’lı yıllardan bu yana üremediği düşünülmektedir [10]. Karadeniz Bölgesi’nden ise üreme döneminde tek bir kayıt bulunmaktadır ve çok büyük ihtimalle tür burada ürememektedir [10]. Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi’nin İç Anadolu ve Ege’ye yakın kısımlarında ise birkaç popülasyonun varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir [4,10]. Türün eski kalelerinden olan Acıgöl’de, bugün sadece 15-20 kadar bireyin ürediği düşünülmektedir [Mustafa Erturhan, 2018; pers.comm.]. Ege’de ise Altıntaş ve Afyon ovalarında sırasıyla 40 ve 45 bireylik popülasyonların ürediği düşünülmektedir [4,10]. Fakat, 2010-2011-2012 yıllarında, Altıntaş Ovası’nda yapılan bir sayımda, bölgede sadece 8 bireyden oluşan bir popülasyon olduğu görülmüştür [80]. Yapılan en son çalışmalara göre Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesinde toplam 252 kadar toy üremektedir [11]. Bu bilgiye göre Doğu Anadolu bölgesi ülkemizdeki en büyük üreme popülasyonunu barındırmaktadır [10,11]. Bulanık Ovası, Bulanık-Malazgirt arasındaki bölge, Muş Ovası, Tutak, Kavuştuk Yarımadası, Karasu Ovası, Patnos, Yukarı Murat Vadisi, Van Ovası ve Yüksekova, türün Doğu Anadolu’da tespit edilen üreme alanlarıdır [4,11,13]. Güney Doğu Anadolu bölgesinde ise, geçmiş kayıtlarda [14,22] bölgeden üreme kayıtları olsa da, şu anda sadece kışlayan bir popülasyon olduğu düşünülmektedir [10]. Geçmişte üreme kayıtları olan Ceylanpınar ve Akçakale bölgelerinden yakın tarihli üreme kaydı bulunmamaktadır fakat 2006 yılında Doğa Derneği tarafından yayınlanan Önemli Doğa Alanları yayınında, bölge 45-50 kadar bireyin düzenli olarak ürediği tahmin edilmiştir [10,14,22]. Bölgede yakın tarihli doğrulanmış üreme kayıtlarının tamamı 2004 yılında yapılan bir çalışma sonucu Diyarbakır bölgesinden gelmiştir [24]. Çalışmada toplam 10 yetişkin, 4 yavru gözlemlenmiş ve çalışma sırasında bölgenin sakinlerinden gelen kayıtlarla birlikte bölgede yaşadığı düşünülen yetişkinlerin toplam sayısı 25 olarak tahmin edilmiştir [10,24]. Projemizin yürütüleceği alanın da içinde yer aldığı ve toyun ülkemizdeki iki temel üreme alanından birisi olan İç Anadolu’da ise Ankara, Konya, Eskişehir, Kırşehir, Yozgat ve Aksaray illerinden üreme kayıtları mevcuttur [4,10,13]. 1989-2009 yılları arasında, bölgeden toplam 32 adet üreme dönemi gözlem kaydı alınmıştır ve bu yüksek sayı bölgenin üreyen toylar için çok büyük önem arz ettiğini göstermektedir [10]. Ankara ilinde yer alan Polatlı ilçesindeki TİGEM arazisi ve onu çevreleyen bölgelerde üreyen 15-30 bireylik bir popülasyon olduğu tahmin edilse de [14, Lale Aktay,2016; pers.comm.] 2016 yılının Mart ayında alanda 150 birey gözlenmesi [Arzu Ergen, 2018; in litt.] ve 2017 Şubat ayında 84 bireyin bölgede gözlemlenmesi [15], türün erken bahar ve geç kış döneminde üreme bölgelerine çok yakın yerlerde kaldıklarının tespit edildiği göz önüne alınınca [16,17], burada üreyen popülasyonun boyutunun çok daha büyük olabileceği öne sürülebilir. Bu rağmen, 2016 yılında, Doğa Derneği’nin yürüttüğü bir çalışmada, üreme döneminde bölgede 11-13 birey tespit edilebilmiştir [15]. Bölgede 2016 yılının üreme döneminde yapılan diğer gözlemler de ise 10 bireyi geçmeyen sayımların yapılması [Arzu Ergen, 2018; in litt.] ve türün ülkemizdeki ve dünyadaki birçok popülasyonun kısmi veya kısa-orta mesafe göçler gerçekleştirdiğinin bilinmesi [1,2,3,16,28,34,74,75,76,77] bu bölge için popülasyon tahmini yapılırken ihtiyatlı davranılması gerektiğine işaret etmektedir. Yine de bölgedeki uygun yaşam alanlarının boyutu ve bölgede yapılan ve çok yüksek sayımlar içeren erken bahar ve kış gözlemleri, bölgenin tutucu tahminlerden çok daha yüksek sayılarda üreyen birey içeriyor olabileceği olasılığını diri tutmaktadır. Ankara’daki diğer toy üreme alanı olan Uyuz Gölü için ise, 2006 yılında yapılan bir tahminde [14] 30 bireyin düzenli ürediği belirtilmiş olsa da bölgeden yıllardır hiçbir toy gözlem kaydı gelmemesi bölgedeki popülasyonun büyük ihtimalle yok olduğuna işaret etmektedir. 2016 yılında yapılan bir popülasyon yaşayabilirlik analizi (PVA) çalışmasına göre [İ. Kaan Özgencil, 2016; yayınlanmamış veri] Uyuz Gölü 2016 yılı popülasyon tahmini 17-18 birey civarındadır. Bu sayı, toy üreme grupları (lekler) için kritik seviye olduğu düşünülen 30 bireyin altında kaldığından [19], buradaki üreyen popülasyonun yok olmuş olması çok olasıdır. Yozgat ilinde ise, 2006 yılında Doğa Derneği tarafından yayınlanan Önemli Doğa Alanları yayınında yapılan tahmine göre, bilinen tek üreme alanı olan Yenipazar’dadır ve alanda 32-44 bireyin üremektedir [14]. Kırşehir’de yine tek bir lokasyondan üreme kaydı olan toyun, il sınırlarında yer alan Seyfe Gölü civarında yaklaşık 30 bireylik bir üreme popülasyonu olduğu tahmin edilmiştir [14]. Eskişehir ilinde yer alan ve ildeki bilinen tek üreme alanı olan Aliken bölgesinde 1996 yılında 40-60 arası kadar bireyin ürediği saptanmıştır [14]. Aynı bölge için 2010 yılında yayınlanan tahminlerde ise 40 birey kadarlık bir üreme popülasyonu tahmininde bulunulmuştur [4]. Fakat, 2016 yılının üreme döneminde Seyfe Gölü’nde Doğa Derneği tarafından yapılan çalışmada sadece 2 dişi birey tespit edilebilmiştir [15]. Aksaray için ise tek üreme kaydı, ilin Konya ile olan sınırını da içine alan ve Tuz Gölü’nün güneydoğusunda yer alan bölgedir [18]. Türün iç Anadolu’daki en büyük popülasyonlarının bulunduğu, bu projenin de çalışma alanı olan Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Alanının (ÖÇK) büyük bir kısmını kapsayan Konya ilinden ise toy için birçok üreme kaydı mevcuttur. Konya şehir merkezine 50 kilometre mesafede yer alan Sarayönü bölgesinde, 1998 yılında yapılan bir çalışmada 30 kadar bireyin ürediği tespit edilmiştir [14]. 2016 yılında yapılan PVA çalışmasına göre [İ. Kaan Özgencil, 2016; yayınlanmamış veri], Sarayönü popülasyonu diğer popülasyonlardan biraz uzak ve izole kalsa da 2016 yılı için yapılan popülasyon büyüklüğü tahminlerinin en kötü senaryolarında bile varlığını 10 birey civarında sürdürüyor olabileceği görülmüştür. Toy üreme gruplarının 30 birey altına düştükten sonra hızla yok olduğunu tespit eden çalışmalar göz önüne alınınca [19] Sarayönü popülasyonunun yok olma yoluna girdiği veya yok olmak üzere olduğu düşünülebilir. 2016 yılında Doğa Derneği’nin bölgede yaptığı çalışmalarda [15] sadece 1 dişi birey tespit edilmesi ise bu çıkarımı destekler niteliktedir. Konya il sınırlarında yer alan bir diğer toy üreme olan Kozanlı Gölü (Gök Göl) ve Çöl Gölü arasında uzanan arazide ise, 2001 yılında 18 birey tespit edilmiştir [18]. 2016 yılında yapılan bir PVA çalışmasında [İ. Kaan Özgencil, yayınlanmamış veri], en gerçekçi senaryoda, bu popülasyonun 2016 yılında hala 17-18 birey seviyesinde var oluyor olabileceği tahmin edilmiştir. Yapılan bu modellemede, popülasyonun boyutunun sabit kalıyor olmasının temel sebebi olarak ise, popülasyonun çevre popülasyonların ortasında yer alıyor olması ve dolayısıyla yüksek sayıda erkek birey göçü alıyor olması yatmaktadır [İ. Kaan Özgencil, 2016; yayınlanmamış veri]. 2016 yılında yapılan saha çalışmalarında, bölgede herhangi bir birey tespit edilememesi ve yurt dışında yapılan çalışmalarda 30 birey sınırının altına düşen popülasyonların hızla yok olduğunun tespit edilmesi, bölgedeki popülasyonun yok olmuş olabileceğine işaret etmektedir [15,19]. Yapılan modellemede, popülasyonun sıklıkla çevre popülasyonlardan göç alıyor görünmesi iyiye işaret olsa da çevre popülasyonlardan olan Uyuz ve Samsam gölleri popülasyonlarının muhtemelen yok oldukları düşünülünce, Kozanlı ve Çöl gölleri çevresindeki toyların da yok olduğu varsayılabilir. Bu projenin çalışma bölgesi olan ve İç Anadolu’daki üreyen toy popülasyonun ciddi bir kısmını barındırdığı düşünülen Tuz Gölü ÖÇK’da ise, 2000 yılında yapılan saha çalışmalarına ve 2006 yılında yapılan tahminlere göre 65-92 birey toyun yaşadığı düşünülmektedir [10,14,18]. 2000 yılında yapılan çalışmada, ÖÇK sınırları içinde kalan iki üreme popülasyonu keşfedilmiştir [18]. Bu popülasyonlardan ilki olan ve 31 bireyden oluşan popülasyon, Tuz Gölü’nün kuzeybatı yakasında, Kulu Gölü’nü ve Kulu Gölü ile Tuz Gölü arasındaki alanı kapsayan bölgede tespit edilmiştir [18]. ÖÇK sınırlarında yer alan diğer popülasyon ise Tuz Gölü’nün güneydoğu yakasında, Sultanhanı’nın kuzeyinde yer almaktadır ve 30 bireyden oluşmaktadır [18]. Bunlara ek olarak, aynı çalışmada, gölün batı yakasında Gölyazı ve Taşpınar köylerini de içine alan bir bölgede 1 adet dişi birey tespit edilmiştir. 2016 yılında yapılan PVA çalışmasının sonuçlarına göre [İ. Kaan Özgencil, 2016; yayınlanmamış veri] bu iki popülasyonda da küçülme yaşanmıştır ve 2016 yılı için popülasyon büyüklüğü tahminleri sırasıyla 19-20 ve 22-23 bireydir. 2016 yılında Doğa Derneği’nin ÖÇK sınırlarında yaptığı çalışmada sadece Tuz Gölü’nün kuzeybatısındaki bölgede toy tespit edilmiştir ve tespit edilen birey sayısı sadece 11 olmuştur [15]. ÖÇK sınırları içinden gelen diğer tarihi kayıtlar ise şöyledir: 2008 yılında, Cihanbeyli’nin doğusunda 1 birey [4], 1969 yılının mayıs ayında Tuz Gölü yakınlarında bir kur davranışı sergileyen bireyler [22], 05.04.1996’da Tuz Gölü yakınlarında kur davranışı sergileyen bireyler [4], 2002 yılında Kulu Gölü civarında üreyen bireyler [23], 1988 yılı nisan ve haziran aylarında Tuz Gölü ve Kulu Gölü civarında görülen bireyler [21]. Toyun ülkemizdeki kışlama kayıtlarının büyük bir çoğunluğu ise Güneydoğu Anadolu’nun Suriye sınırına yakın bölgesindendir ve küçük bir kısmı ise Akdeniz ve Karadeniz bölgelerindendir [10]. Buna ek olarak, son yıllarda İç Anadolu bölgesindeki Polatlı ve Tuz Gölü bölgelerinden de kışlama kayıtları gelmektedir [15]. Türün 1981 yılında 800-1000 arası kışlayan bireyine ev sahipliği yaptığı bilinen Ceylanpınar bölgesine kışlamak için gelen toy sayısı giderek azalmış ve 2004 yılının kış aylarında bölgede yapılan çalışmada sadece 29-42 toydan oluşan bir popülasyonun bölgede kışladığı tespit edilmiştir [10,11]. Aynı çalışmada, Şanlıurfa’nın Akçakale bölgesi civarında ise 39 bireyin kışladığı tespit edilmiştir [11]. Toplam olarak düşünüldüğünde ise, Güneydoğu Anadolu bölgesinde kışlayan toy sayısı 67-96 arası olarak tahmin edilmiştir [11]. İç Anadolu’da ise Polatlı bölgesinde 2017 yılının şubat ayında 84, aralık ayında 50, 2017 yılının kasım ayında da 60 kadar birey sayılmıştır [15, Arzu Ergen in litt.]. Bu verilere bakarak Polatlı bölgesinin bölgedeki ve hatta çevre bölgelerdeki toylar için önemli bir kışlama alanı olduğu öne sürülebilir.


Beslenme :

Toyların temel besin kaynakları bitkiler, omurgasızlar ve düşük miktarlarda da olsa küçük omurgalılardır [1,2,13,25]. Türün beslenme özellikleri yaş grubu, cinsiyet ve mevsimlere göre değişiklik gösterir [1,2,13,53,54,55,56]. Türün yavruları, yaşamlarının ilk aylarında daha çok omurgasızlarla beslenirlerken, büyüdükçe bitkisel kaynaklı besinlerin diyetlerindeki önemi artar [1,55]. Mevsimsel olarak düşünüldüğünde ise kışın, sonbaharda ve baharın ilk günlerinde bitkisel besinler diyetin büyük çoğunluğunu oluştururken, üreme dönemi olan ilkbaharda ve yazın omurgasızlar ve diğer hayvansal besin kaynakları diyetteki ağırlığını artırır [1,2,13,53,54,55,56]. Türün tükettiği bitkilerin türleri incelendiği ise türün, yonca, baklagiller ve lahanagilleri, mevcut olduklarında çokça tükettiği fakat bunlar var olmadığında ise yaban bitkilerinin bitkisel diyetin çok büyük bir kısmını oluşturduğu yapılan çalışmalarda görülmüştür [1,2,53,54,55,56,73]. Toyların buğday, arpa ve çavdar da yediği bilinse de detaylı incelemeler yapıldığında türün diyetinin sadece %1.25’inin tahıl ekinlerinin yeşil kısımlarından oluştuğu, türün yediği bitkilerin geriye kalanının yaban otları ve yonca olduğu görülmüştür [54]. Bu detaylı analizlerin sonunda, iddia edilenin aksine toyun ekinlere zarar vermediği, ekinleri daha çok büyürlerken ve koparma şeklinde değil kırpma şeklinde yedikleri için ekin tarlalarına herhangi bir zarar vermedikleri, kırpılan ekinlerin kendilerini toparladıkları ve tarladan alınan ürün miktarında herhangi bir azalma olmadığı görülmüştür [54]. Fakat, düşük oranlarda da olsa, türün kışın lahanagil tarlalarına zarar verebildiği bilinmektedir [53]. Sanılanın aksine, toyların ekinlerin büyüme zamanı boyunca, böcekleri, yaban otlarını ve kemirgenleri ciddi miktarlarda tüketmesi, toyları tarımsal haşereyle mücadelede iyi bir işbirlikçi olabileceğini göstermektedir [2].


Biyolojisi :

Popülasyonların yaşadıkları yerlere göre değişiklikler olsa da, genel olarak, mart ve temmuz ayları arası toyların üreme dönemidir [1,2,3]. Ülkemizde ise, İç Anadolu ve Doğu Anadolu popülasyonları arasında kısa bir zamanlama farkı olsa da (Doğu Anadolu biraz daha geç başlayacak şekilde – Doğu Anadolu: nisan ikinci yarısı [13], İç Anadolu: nisan başı ve ortası [13]), üreme dönemi nisan ve temmuz ayları arasındadır [2,4,10,13,18,21,22,23,24]. Üreme döneminin gelmesiyle birlikte bireyler, lek, lek alanı veya nümayiş alanı olarak bilinen kur yapma ve eşleşme alanlarına intikal ederler [1,2,13]. Toy popülasyonları, bir sorun olmadığı takdirde yıllarca aynı lek alanını kullanırlar [2,48,65,68,69]. Bulundukları alanlardaki çok hafif tepelik ve açıklık alanları kur yapma alanı olan seçen erkekler, ortalama 50 metre aralarla dağılıp dişileri etkilemek için kur davranışlarını sergilerler [2,13]. Balon kur davranışı adı verilen kur davranışı sırasında erkekler kuyruk, omuz ve göğüs tüylerini tamamen kabartırlar ve beyaz tüylerinin ortaya çıkmasını sağlarlar ve boyunlarındaki hava keselerini havayla doldurup bazı boğuk sesler çıkartırlar [2]. Leklerde sadece en tecrübeli, en yaşlı ve en iri erkekler üreme şansı bulabilir [2,13,60,62,67]. Üreme şansı bulan erkeklerin yüzdesi %33 ile %9,7 arasında değişiklik gösterir [52,60]. Erkeklerin boyutlarıyla otomatik olarak oluşan hiyerarşi sayesinde erkekler çok sık fiziksel kavgaya girişmezler [2,62,67]. Toylar çok eşlidir ve çiftleşmeye hak kazanan erkekler birden fazla dişiyle çiftleşir ve dişiler de benzer şekilde birden fazla erkeği ziyaret edip onlarla çiftleşebilir [1,2]. Çiftleşme gerçekleştikten sonra ise dişiler yuvalarını yaparlar. Yuvalarını yapmak için seçtikleri yerler genelde lek alanlarına yakındır (lek alanına ortalama uzaklık: 7,73 km, yuvaların %29’u lek alanına 2 km’den daha yakın mesafede, kimi zaman lek alanına 50-100m kadar yakın) [2,13,25,36,43]. Dişiler yuvalarını genellikle uzun otların veya tahıl ekinlerinin arasına yaparlar [1,2,3,13,25,43,44]. Nadiren de olsa anız bırakılmış alanlara veya sürülmüş tarlaya yumurta bıraktıkları da bilinmektedir [2]. Yuvalarını yere, otları ve bitkileri ezerek veya direk tarlaların açık yerlerine birkaç bitki parçasının üzerine yaparlar [2]. Toy yuvası ortalama 25-35 cm çapında ve 5-10 cm derinliğindedir ve dişiler yuvalarını hazırladıktan sonra 1-3 arası yumurtayı 1-2 günlük bir süreç boyunca yuvaya bırakırlar (ortalama 2 yumurta, Macaristan’da ortalama 1.93/1,94 ve İspanya’da ortalama 2.27) [1,2,13,57,70]. Daha çok omurgasız barındıran ekin tarlalarına yapılan yuvalarda daha fazla yumurta olduğu tespit edilmiştir bunun sebebi ise daha iyi beslenen dişilerin daha çok yumurta yapabilmesi olarak düşünülmüştür [70]. Erişkinliğe yeni ulaşmış tecrübesiz dişilerde yumurta sayısının 1 olması ise daha sıkça görülen bir durumdur [72]. Dişilerin ilk yumurtayı bıraktıktan sonra başladıkları kuluçka süreci, yayınlanmış kaynaklara göre 21-28 gün arası [2] veya 25-27 gün [13,25] arasındadır. Bu sürenin sonunda, eş zamanlı olmayacak şekilde (önce bırakılan önce çatlayacak şekilde) çatlayan yumurtalardan çıkan yavrular, kendileri yürüyecek kadar gelişmiş bir halde dünyaya gelirler [2]. Annelerinin bakımına ve beslemesine muhtaç olan yavrular zaman geçtikçe kendileri beslenebilir hale gelirler [2]. Toylarda yavru bakımını tamamen dişi ebeveynler üstlenir [2]. Yavru toylar yumurtadan çıkmalarını takip eden ilk 1 sene boyunca çok yüksek ölüm oranları yaşarlar. Bu oranlar erkek yavrular için yaklaşık %92 ve dişi yavrular için yaklaşık %89 civarındadır [52]. Erkek yavruların daha yüksek ölüm oranlarına maruz kalmalarının sebebi eşeysel dimorfizmin erken yaşta kendini gösteriyor olması ve erkek yavruların dişilere kıyasla daha fazla besine ihtiyaç duyuyor olması ve dolayısıyla besin kıtlığından daha çok etkileniyor olmasıdır [2,61]. Yavrular 30-35 gün içinde palazlanırlar ama bir sonraki kışa kadar annelerinin bakımına muhtaçtırlar [2,13] ve çoğu zaman bir sonraki üreme dönemine kadar anneleriyle kalırlar [2,13,25]. Dişi yavruların erişkinliğe ulaşma süresi 3-4 yıl iken erkeklerde bu süre 5-6 yıl kadardır [2]. Dişiler genelde filopatriktir; doğdukları lek alanına üremek için geri gelirler ve hayatları boyunca her üreme döneminde aynı lek alanında ürerler [2,48,58,69,72]. Erkekler ise genelde doğdukları lekleri terk edip, yaşamlarının ilk yıllarında başka leklere dağılırlar [2,16,58,72] fakat bir kere bir leke yerleşen erkek birey hayatı boyunca aynı lekte üremeye devam eder [2,65]. Toyların popülasyonlarındaki erkek ve dişi bireylerin sayıları eşit değildir [2,17,25,51,52,61]. Yumurtadan çıktıkları anda dişi erkek yavru sayısı eşit de olsa, erkek yavrulardaki daha yüksek ölüm oranları, erkeklerin genel olarak daha hareketli olmaları, erkeklere yönelik seçici trofe avcılığı ve nadir de olsa kavga sırasında yaşanan ölüm vakaları gibi sebeplerden dolayı bu eşitlik zamanla dişilerin lehine olacak şekilde bozulur [2,34,58,59,64,65,66]. Dünyanın farklı yerlerinde yapılan çalışmalarda, popülasyonlardaki erkek bireylerin dişi bireylere oranın 1:1,15 ile 1:4,1 arasında değiştiği görülmüştür [2,11,17,18,51,52,64]. Popülasyonlar arasında bu oranlarda çok yüksek varyasyon olsa da genel olarak bu oran 1:1,5 ile 1:2,5 arasındadır [2,11,17,18,51,52]. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise 1:1,49, 1:1,47 ve 1:3,8 olarak tespit edilmiştir [10,11,18]. 2016 yılında Tuz Gölü ve çevre toy üreme alanlarında yapılan gözlemlerin genelinde rapor edilen 1:3,8 oranı, Polatlı bölgesinde 1:1,75 ve Tuz Gölü ÖÇK bölgesinde yer alan Kulu Gölü üreme alanında 1:4,5 olarak bulunmuştur. 2000 yılında Tuz Gölü çevresinde yapılan gözlemlerde edilen oran ise 1:1,47’dir. 2017 yılının şubat ayında Polatlı’da gözlenen bireylerde ise cinsiyet oranının 1:2,5 ile 1:3,0 arasında olduğu saptanmıştır (İ. Kaan Özgencil, 2017; yayınlanmamış veri).


Göçü :

Toyun doğu alt türü (O.t. dybowskii) ve doğu popülasyonları göçmen iken, türün dünyadaki çoğu popülasyonu kısmi veya ayrışık (“differential”) göçmendir [2,28,34,73,74,76,77]. Türün Rusya ve Ukrayna’da yaşayan popülasyonları tam göçmenken [2,18] türün Orta ve Doğu Avrupa ve İber Yarımadası’nda yaşayan popülasyonları daha çok kısmi veya ayrışık göçmendir [1,2,3,16,28,34,74,75,76,77]. Ülkemizdeki popülasyonların ise göç hareketlerine dair çok net bir bilgi mevcut değildir [4,10,11,18]. Fakat bilindiği kadarıyla, türün Doğu Anadolu alt popülasyonu uzun mesafe göçler ve İç Anadolu, Ege ve Akdeniz’de yer alan alt popülasyonu ise kısa mesafe ve kısmi göç yapmaktadırlar [13]. Doğu Anadolu alt popülasyonun kışın gelmesi ve kar yağışının başlamasıyla birlikte üreme bölgelerini terk edip güneye doğru göç ettikleri düşünülmektedir [13]. İç Anadolu, Ege ve Akdeniz alt popülasyonun ise kar yağışı şiddetli olmadıkça üreme bölgeleri civarında kaldıkları, kar yağdığında ise karla kaplı olmayan civar bölgelere kısmi göç yaptıkları düşünülmekte ve bölgede kışın yapılan toy gözlemleri de (örn: [15]) bu fikri destekler niteliktedir [13]. Göç durumu ne olursa olsun, üreme döneminin yaklaşmasıyla, mart ve nisan ayında popülasyonlar üreme alanlarına geri dönerler [13]. Ülkemize ayrıca ülke dışından bazı popülasyonların göç sırasında veya kışlarken uğradıkları tahmin edilmektedir; özellikle Güneydoğu Anadolu’da 80’li yıllarda kışlayan çok büyük sayıdaki bireylerin kısmen ülke dışı popülasyonlardan geldiği düşünülmektedir [4]. Diğer birçok canlı türünde olduğu gibi toylardaki kısmi göç davranışını kar-zarar dengesinin belirlediği ve göçün biyolojik maliyeti, yaşam alanı kalitesi, besin varlığı ve ulaşılabilirliği gibi faktörlerin temel belirleyici faktörler olduğu düşünülmektedir [28,34,78]. Bunlara ek olarak, göç davranışı ayrıca davranışsal olarak esneklik gösterir ve bireysel, ailesel, sosyal ve çevresel faktörlere göre değişebilir [2,76]. Çevresel faktörler arasında kar örtüsünün ve örtü süresinin en önemli belirleyiciler oldukları düşünülmektedir [74]. Bireysel ve ailesel faktörler arasında ise yavru bakımı önemli bir belirleyicidir; yavru büyütmekte olan dişiler göç etmeye daha az meyillidirler [76]. Göç davranışının ayrıca kültürel olarak, nesilden nesle öğrenme yoluyla aktarılabildiği tespit edilmiştir[76]. Toyların hayatlarındaki ilk göçleri yumurtadan çıktıkları sene gerçekleştirdikleri doğum sonrası dağılımdır. Doğum sonrası dağılım göçü cinsiyetler arasında farklılıklar gösterir [2,16,34,58,65,76,77]. Doğum sonrası dağılım davranışı detaylı incelendiğinde erkeklerin dişilere göre daha yüksek yüzdede ve daha uzun mesafelere göç ettiği [2,16,58,65] ve genellikle doğdukları leklerden başka leklere dağılarak oralara yerleşip hayatları boyunca oralarda üredikleri tahmin edilmektedir [2,16,58,65]. Genç dişilerin ise erkeklere kıyasla daha düşük bir yüzdelik kısmı doğum sonrası dağılım yapar; dişilerin çoğu filopatriktirler ve doğdukları leke hayatları boyunca sadıktırlar [2,16,58,65]. Erkekler dolayısıyla lekler arasında gen alışverişini sağlayarak akrabalar arası çiftleşmeyi azaltıp genetik çeşitliliği sağlarlar ve korurlar [72]. Türün yetişkin bireyleri ise göçlerini üreme sonrasında yaparlar fakat bu göç davranışı ayrışıktır; bireylerin cinsiyetine bağlı olarak değişiklik gösterir [34,76,77]. Erkek toylar, genelde, hemen üreme sonrasında bulundukları lekleri terk edip çevre bölgelere üreme dışı dönemi geçirmek için dağılırlar [34,37,77]. Bu süreçte erkekler sürü oluşturup bir arada kalırlar ve daha güvenli, ağaçların ve dolayısıyla gölgelik alanların daha çok olduğu (ayçiçeği tarlaları da olabilir), insanlardan daha uzak ve en önemlisi üreme bölgelerinden daha serin yerlere göç ederler [77]. Üreme sonrası göç toyun çoğu popülasyonunda mayıs ve haziran aylarında gerçekleşir [73]. Dişiler ise yavrularını büyütmek için yuvaladıkları alanların etrafında kalırlar [73,76,77]. Bu ayrışık göç davranışının erkeklerin sıcağa karşı daha az toleranslı olmalarıyla alakalı olduğu düşünülmektedir; erkeklerin üreme bölgesi ne kadar sıcaksa o kadar uzun mesafe göç ettikleri gözlenmiştir [77]. Üreme sonrası göçlerinin popülasyonlar arasında çok değişken olmasının sebebi iklimsel varyasyonlar ve göç eden erkeklerin çok daha yüksek ölüm oranlarıyla karşılaşıyor olmalarıdır [34]. Bu sürekli dinamik olan bir seçilim baskısı yaratır ve dolayısıyla popülasyonlardaki göç etme oranları oynamalar gösterebilir; örneğin göç eden erkeklerin ölüm oranlarının yüksek olması sonucunda ve yıllar geçtikçe göç eden erkeklerin hayatlarını kaybetmesi sonucu yerli olan, göç etmeyen erkeklerin seçilmesi ve popülasyonda sayıca artması söz konusu olabilir [34]. Toy popülasyonlarının göç hareketlerini tahmin etmenin zor olmasının sebeplerinden birisi de budur.


Popülasyonu:

18.yüzyılın sonlarına doğru, özellikle Batı ve Orta Avrupa’da ormanların kesilerek yok edilmesi sonucunda açılan açık ve bozkırlık alanlardan dolayı toyların popülasyonları bir miktar büyümüş olsa da yeni oluşan bozkırlık alanların hızlıca tarım alanlarına dönüşmesi türü derin bir çöküş yoluna sokmuştur [2]. Geçtiğimiz yüzyılda, toy birkaç Avrupa ülkesinde tamamen yok olmuştur [2,3,20]. Bugün, tür ciddi ölçüde parçalanmış bir yayılım göstermektedir ve yapılan en güncel tahminlere göre, türün küresel popülasyon boyutu 43,847-56,695 bireydir [2,3,6]. Bu sayının %72-95’lik bir kısmını İber Yarımadası ve Volga Nehri boyunca yayılım gösteren popülasyonların oluşturduğu düşünülmektedir [3,7,8]. Küresel popülasyonun trend tahminleri ise küresel popülasyonun geçtiğimiz 30 yılda küçüldüğünü, önümüzdeki 30 yılda ve muhtemelen onu takip eden yıllarda da türü görece orta hızda bir küçülmenin beklediğini göstermektedir [3,5]. Toyun ülkemizde nadir görülen bir kuş türüdür [4,21]. Popülasyonların mevsimsel göç hareketleri tam olarak bilinmemekle birlikte, çoğu popülasyonun yerli veya kısmi göçmen olduğu düşünülmektedir [2,4,21]. Ülkemizde türün yayılım gösterdiği alanın hızla daraldığı ve kalan popülasyonların her geçen gün daha izole hale geldiği ve küçüldüğü saptanmıştır [2,10,11]. 2004 yılında Doğa Derneği tarafından, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü desteğiyle hazırlanan Toy Ulusal Eylem Planı’na göre, türün ülkemizdeki üreyen popülasyonu %31-80 arasında, kışlayan popülasyonunu ise %51-80 arasında küçülme göstermektedir [13]. Dünyadaki toy popülasyonunun %1-3’lük [4,7] kısmını barındırdığı düşünülen Türkiye popülasyonu için günümüze kadar birçok büyüklük tahmini yapılmıştır. Bunların en günceline göre ülkemizde 700-1180 arası toy yaşamaktadır [3].


Davranışları :

\"Biyolojisi\", \"Göç\", \"Beslenme\" ve \"Habitat Tercihi\" kısımlarını inceleyiniz.


Yerel Adlar :

Toy-büyükkuş,çaydanlıkkafa / Denizli ( wolfkenan) dova, tok duru, toy toğlu- toy toklı, toy toklu, baklan (Kazım Çapacı) Bet (Güven Eken) Çahşark, her çaş, togdari, togderi [98]


Ses-Ötüşü :

Ancak yakın mesafeden duyulabilen ve düşük frekansı kuvvetli, baslı bir bumlama sesi. Üreme döneminde çıkarılan bu ses 2 saniyede bir tekrar eder [90].


Kaynaklar

[1] Collar, N. & Garcia, E.F.J. (2018). Great Bustard (Otis tarda). In: del Hoyo, J., Elliott, A., Sargatal, J., Christie, D.A. & de Juana, E. (eds.). Handbook of the Birds of the World Alive. Lynx Edicions, Barcelona. (retrieved from https://www.hbw.com/node/53712 on 3 April 2018). [2] Cramp, S. (1980). Handbook of the birds of Europe, the Middle East, and North Africa: the birds of the western Palearctic, Volume II. Oxford University Press. [3] BirdLife International (2018) Species factsheet: Otis tarda. Downloaded from http://www.birdlife.org on 03/04/2018. [4] Kirwan, G., Demirci, B., Welch, H., Boyla, K., Özen, M., Castell, P., & Marlow, T. (2010). The birds of Turkey. Bloomsbury Publishing. [5] BirdLife International. 2017. Otis tarda. The IUCN Red List of Threatened Species 2017: e. T22691900A119044104. http://dx.doi.org/10.2305/IUCN.UK.2017-3.RLTS.T22691900A119044104.en. Downloaded on 03 April 2018. [6] Alonso, J. c. 2014. The Great Bustard: past, present and future of a globally threatened species. Ornis Hungarica 22(2): 1-13. [7] Alonso, J. C.; Palacín, C. 2010. The world status and population trends of the Great Bustard (Otis tarda): 2010 update. Chinese Birds 1(2): 141-147. [8] Kessler, A. E. and Smith, A. T. 2014. The Status of the Great Bustard (Otis tarda tarda) in Central Asia: from the Caspian Sea to the Altai. Aquila 121: 115-132. [8] Kiziroğlu, İ. (2008). Türkiye kuşları kırmızı listesi. Center for Environmental Education, Avian Studies and Bird Ringing, Hacettepe University. [9] Kılıç, D. T., & Eken, G. (2004). Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları 2004 Güncellemesi. Doğa Derneği, Ankara. [10] Karakaş, R., & Akarsu, F. (2009). Recent status and distribution of the Great Bustard, Otis tarda, in Turkey: (Aves: Otidae). Zoology in the Middle East, 48(1), 25-34. [11] Özbagdatli, N., & Tavares, J. P. (2006). The situation of Great and little Bustards in Turkey. Bustard conservation in Europe in the last, 15, 45-49. [12] Gürkan Z, Bekir S, Özbagdatli N. 2003. Toy Koruma Projesi, Dogu Anadolu Bölgesi Arastirrma Raporu 2003., Dogal Hayati Koruma Dernegi, Istanbul, Türkiye [13] Özbağdatlı N. (2004). Toy Ulusal Eylem Planı. Doğa Derneği ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü. 2004. Türkiye’nin Toyları. Toy Ulusal Eylem Planı. Ankara. [14] Eken, G. (Ed.). (2006). Türkiye\'nin Önemli Doğa Alanları. [15] Akarsu, F. (2016). The Great Bustard (Otis tarda) 2016 Breeding Season in Central Anatolia, Turkey. Doğa Derneği Ankara [16] Alonso, J. C., Alonso, J. A., Martín, E., & Morales, M. B. (1995). Range and patterns of Great Bustard movements at Villafáfila, NW Spain. Ardeola, 42(1), 69-76. [17] Alonso, J. C., & Alonso, J. A. (1996). The great bustard Otis tarda in Spain: present status, recent trends and an evaluation of earlier censuses. Biological Conservation, 77(1), 79-86. [18] Heunks, C., Heunks, E., Eken, G., & Kurt, B. (2001). Distribution and current status of Great Bustard Otis tarda in the Konya Basin, central Turkey. Sandgrouse, 23(2), 106-111. [19] Pinto, M., Rocha, P., & Moreira, F. (2005). Long-term trends in great bustard (Otis tarda) populations in Portugal suggest concentration in single high quality area. Biological Conservation, 124(3), 415-423. [20] Palacin, C., & Alonso, J. C. (2008). An updated estimate of the world status and population trends of the great bustard Otis tarda. Ardeola, 55(1), 13-25. [21] Kirwan, G. M., Ozen, M., Kurt, B. & Martins, R. P. (2003). Turkey bird report 1997-2001. Sandgrouse, 25(1), 8-31. [22] Kasparek, M. (1989). Status and distribution of the Great Bustard and Little Bustard in Turkey. Bustard Studies, 4, 80-113. [23] Kirwan, G., Özen, M., & Demirci, B. (2008). Turkey bird report 2002-06. Sandgrouse, 30, 166-189. [24] Kılıç, A., & Karakaş, R. (2005). Recent observations on the Great Bustard, Otis tarda, in south-eastern Anatolia. Zoology in the Middle East, 35(1), 99-102. [25] Kollar, H. P. (1996). Action plan for the Great Bustard (Otis tarda) in Europe. Globally threatened birds in Europe: action plans. Council of Europe, Strasbourg, 245-260. [26] Baris, Y. S. (1991). Conservation problems of steppic avifauna in Turkey. The conservation of lowland dry grassland birds in Europe. Peterborough, UK: Joint Nature Conservation Committee, 93-96. [27] Alonso, J. C., Alonso, J. A., & Muñoz-Pulido, R. (1994). Mitigation of bird collisions with transmission lines through groundwire marking. Biological Conservation, 67(2), 129-134. [28] de Trucios, S. H. (1990). World status of the Great Bustard (Otis tarda) with special attention to the Iberian Peninsula populations. Miscel· lània Zoològica, 14, 167-180. [29] Gürkan Z, Bekir S, Özbağdatlı N. 2003.Toy Koruma Projesi, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırma Raporu 2003., Doğal Hayatı Koruma Derneği, İstanbul, Türkiye. [30] Eken G, Magnin G. 2000. A Preliminary Biodiversity Atlas of the Konya Basin, Central Turkey, Doğal Hayat› Koruma Derneği, İstanbul, Türkiye. [31] Torres, A., Jaeger, J. A., & Alonso, J. C. (2016). Assessing large-scale wildlife responses to human infrastructure development. Proceedings of the National Academy of Sciences, 113(30), 8472-8477. [32] Torres, A., Palacín, C., Seoane, J., & Alonso, J. C. (2011). Assessing the effects of a highway on a threatened species using Before–During–After and Before–During–After-Control–Impact designs. Biological Conservation, 144(9), 2223-2232. [33] Janss, G. F. (2000). Avian mortality from power lines: a morphologic approach of a species-specific mortality. Biological Conservation, 95(3), 353-359. [34] Palacín, C., Alonso, J. C., Martín, C. A., & Alonso, J. A. (2017). Changes in bird‐migration patterns associated with human‐induced mortality. Conservation Biology, 31(1), 106-115. [35] Sastre, P., Ponce, C., Palacín, C., Martín, C. A., & Alonso, J. C. (2009). Disturbances to great bustards (Otis tarda) in central Spain: human activities, bird responses and management implications. European Journal of Wildlife Research, 55(4), 425-432. [36] Ponce, C., Salgado, I., Bravo, C., Gutiérrez, N., & Alonso, J. C. (2018). Effects of farming practices on nesting success of steppe birds in dry cereal farmland. European Journal of Wildlife Research, 64(2), 13. [37] Leitão, P. J., Moreira, F., & Osborne, P. E. (2011). Effects of geographical data sampling bias on habitat models of species distributions: a case study with steppe birds in southern Portugal. International Journal of Geographical Information Science, 25(3), 439-454. [38] Raab, R., Spakovszky, P., Julius, E., Schuetz, C., & Schulze, C. H. (2011). Effects of power lines on flight behaviour of the West-Pannonian Great Bustard Otis tarda population. Bird Conservation International, 21(2), 142-155. [39] Idaghdour, Y., Broderick, D., & Korrida, A. N. D. A. (2003). Faeces as a source of DNA for molecular studies in a threatened population of great bustards. Conservation Genetics, 4(6), 789-792. [40] Alonso, J. C., Magaña, M., Martín, C. A., Palacín, C., & Alonso, J. A. (2006). Field determination of age in male great bustards (Otis tarda) in spring. European Journal of Wildlife Research, 52(1), 43-47. [41] Horreo, J. L., Alonso, J. C., Palacín, C., & Milá, B. (2014). Genetic structure in Iberian and Moroccan populations of the globally threatened great bustard Otis tarda: a microsatellite perspective. Journal of avian biology, 45(5), 507-513. [42] Horreo, J. L., Raab, R., Spakovszky, P., & Alonso, J. C. (2016). Genetic structure of the threatened West-Pannonian population of Great Bustard (Otis tarda). PeerJ, 4, e1759. [43] Magaña, M., Alonso, J. C., Alonso, J. A., Martín, C. A., Martín, B., & Palacín, C. (2011). Great Bustard (Otis tarda) nest locations in relation to leks. Journal of ornithology, 152(3), 541-548. [44] Lane, S. J., Alonso, J. C., & Martín, C. A. (2001). Habitat preferences of great bustard Otistarda flocks in the arable steppes of central Spain: are potentially suitable areas unoccupied?. Journal of applied ecology, 38(1), 193-203. [45] Sani, N. A. (2015). Habitat Suitability Modeling of Great Bustard, Otis tarda, using ENFA and GIS. Pakistan J. Zool, 47(6), 1545-1553. [46] Vadász, C., & Lóránt, M. (2014). Key mortality causes of the Great Bustard (Otis tarda) in Central Hungary: an analysis of known fatalities. Ornis Hungarica, 22(2), 32-41. [47] Suárez‐Seoane, S., Osborne, P. E., & Alonso, J. C. (2002). Large‐scale habitat selection by agricultural steppe birds in Spain: identifying species–habitat responses using generalized additive models. Journal of Applied Ecology, 39(5), 755-771. [48] Alonso, J. C., Martín, C. A., Alonso, J. A., Palacín, C., Magaña, M., & Lane, S. J. (2004). Distribution dynamics of a great bustard metapopulation throughout a decade: influence of conspecific attraction and recruitment. Biodiversity & Conservation, 13(9), 1659-1674. [49] Lopez-Jamar, J., Casas, F., Diaz, M., & Morales, M. B. (2011). Local differences in habitat selection by Great Bustards Otis tarda in changing agricultural landscapes: implications for farmland bird conservation. Bird Conservation International, 21(3), 328-341. [50] Palacin, C., Alonso, J. C., Martin, C. A., & Alonso, J. A. (2012). The importance of traditional farmland areas for steppe birds: a case study of migrant female Great Bustards Otis tarda in Spain. Ibis, 154(1), 85-95. [51] Alonso, J. C., Martín, C. A., Palacín, C., Magaña, M., & Martín, B. (2003). Distribution, size and recent trends of the great bustard Otis tarda population in Madrid region, Spain. Ardeola, 50(1), 21-29. [52] Lane, S. J., & Alonso, J. C. (2001). Status and extinction probabilities of great bustard (Otis tarda) leks in Andalucia, southern Spain. Biodiversity & Conservation, 10(6), 893-910. [53] Pescador, M., & Peris, S. J. (1998). Effects of great bustards (Otis tarda) on cultivated areas in west-central Spain. The Journal of Agricultural Science, 130(1), 9-15. [54] Lane, S. J., Alonso, J. C., Alonso, J. A., & Naveso, M. A. (1999). Seasonal changes in diet and diet selection of great bustards (Otis t. tarda) in north-west Spain. Journal of Zoology, 247(2), 201-214. [55] Bravo, C., Ponce, C., Palacín, C., & Carlos Alonso, J. (2012). Diet of young great bustards Otis tarda in Spain: sexual and seasonal differences. Bird Study, 59(2), 243-251. [56] Bravo, C., Ponce, C., Bautista, L. M., & Alonso, J. C. (2016). Dietary divergence in the most sexually size-dimorphic bird. The Auk, 133(2), 178-197. [57] ENA, V., MARTINEZ, A., & THOMAS, D. H. (1987). Breeding success of the great bustard Otis tarda in Zamora province, Spain, in 1984. Ibis, 129(2), 364-370. [58] Martín, C. A., Alonso, J. C., Alonso, J. A., Palacín, C., Magaña, M., & Martín, B. (2008). Natal dispersal in great bustards: the effect of sex, local population size and spatial isolation. Journal of Animal Ecology, 77(2), 326-334. [59] Alonso, J. C., Martin, E., Alonso, J. A., & Morales, M. B. (1998). Proximate and ultimate causes of natal dispersal in the great bustard Otis tarda. Behavioral Ecology, 9(3), 243-252. [60] Alonso, J. C., Magaña, M., Palacín, C., & Martín, C. A. (2010). Correlates of male mating success in great bustard leks: the effects of age, weight, and display effort. Behavioral Ecology and Sociobiology, 64(10), 1589-1600. [61] A Martín, C., C Alonso, J., A Alonso, J., Palacín, C., Magana, M., & Martín, B. (2007). Sex‐biased juvenile survival in a bird with extreme size dimorphism, the great bustard Otis tarda. Journal of Avian Biology, 38(3), 335-346. [62] Magaña, M., Alonso, J. C., & Palacín, C. (2011). Age-related dominance helps reduce male aggressiveness in great bustard leks. Animal behaviour, 82(2), 203-211. [63] Palacín, C., Martín, B., Onrubia, A., & Alonso, J. C. (2016). Assessing the extinction risk of the great bustard Otis tarda in Africa. Endangered Species Research, 30, 73-82. [64] Alonso, J. C., Palacín, C., Martín, C. A., Mouati, N., Arhzaf, Z. L., & Azizi, D. (2005). The Great Bustard Otis tarda in Morocco: a re-evaluation of its status based on recent survey results. Ardeola, 52(1), 79-90. [65] Alonso, J. C., & Alonso, J. A. (1992). Male-biased dispersal in the great bustard Otis tarda. Ornis Scandinavica, 81-88. [66] Martínez, C. (2000). Daily activity patterns of Great Bustards Otis tarda. Ardeola, 47(1), 57-68. [67] Morales, M. B., Alonso, J., Martín, C., Martín, E., & Alonso, J. (2003). Male sexual display and attractiveness in the great bustard Otis tarda: the role of body condition. Journal of Ethology, 21(1), 51-56. [68] Palacín, C., Alonso, J. C., Alonso, J. A., Martín, C. A., Magaña, M., & Martin, B. (2009). Differential migration by sex in the great bustard: possible consequences of an extreme sexual size dimorphism. Ethology, 115(7), 617-626. [69] Alonso, J. C., Morales, M. B., & Alonso, J. A. (2000). Partial migration, and lek and nesting area fidelity in female great bustards. The Condor, 102(1), 127-136. [70] Faragó, S. (1992). Clutch size of the great bustard (Otis tarda) in Hungary. Aquila, 99, 69-84. [71] Glutz, U.N., Bauer, K.M. & Bezzel, E. 1973. Handbuch der Vögel Mitteleuropas, Vol. 5. Frankfurt am Main: Akademische Verlagsgesellschaft. [72] Martín, C. A., Alonso, J. C., Alonso, J., Pitra, C., & Lieckfeldt, D. (2002). Great bustard population structure in central Spain: concordant results from genetic analysis and dispersal study. Proceedings of the Royal Society of London B: Biological Sciences, 269(1487), 119-125. [73] Alonso, J. A., Martín, C. A., Alonso, J. C., Morales, M. B., & Lane, S. J. (2001). Seasonal movements of male great bustards in central Spain. Journal of Field Ornithology, 72(4), 504-508. [74] Streich, W. J., Litzbarski, H., Ludwig, B., & Ludwig, S. (2006). What triggers facultative winter migration of Great Bustard (Otis tarda) in Central Europe?. European Journal of Wildlife Research, 52(1), 48-53. [75] Kessler, A. E., Batbayar, N., Natsagdorj, T., Batsuur, D., & Smith, A. T. (2013). Satellite telemetry reveals long‐distance migration in the Asian great bustard Otis tarda dybowskii. Journal of avian biology, 44(4), 311-320. [76] Palacín, C., Alonso, J. C., Alonso, J. A., Magaña, M., & Martín, C. A. (2011). Cultural transmission and flexibility of partial migration patterns in a long‐lived bird, the great bustard Otis tarda. Journal of Avian Biology, 42(4), 301-308. [77] Alonso, J. C., Palacín, C., Alonso, J. A., & Martín, C. A. (2009). Post-breeding migration in male great bustards: low tolerance of the heaviest Palearctic bird to summer heat. Behavioral Ecology and Sociobiology, 63(12), 1705-1715. [78] Newton, I. (2008). The migration ecology of birds–Academic Press. [79] Rayner, J.M.V., 1988. Form and function in avian flight. In: Johnston, R.F. (Ed.), Current Ornithology. Plenum, New York, pp. 1±66, vol. 5. [80] Karataş, M. M., & Özelmas, Ü. (2013). The study on the population of Great Bustard (Otis tarda) in Altıntaş plain, Kütahya/Turkey. Biological Diversity and Conservation, 6(3), 92-96. [81] Olea PP, Casas F, Redpath S, Viñuela J. 2010. Bottoms up: great bustards use the sun to maximise signal efficacy. Behavioural Ecology and Sociobiology 64: 927–937. [82] Végvári, Z., Valkó, O., Deák, B., Török, P., Konyhás, S., & Tóthmérész, B. (2016). Effects of land use and wildfires on the habitat selection of Great Bustard (Otis tarda L.)—implications for species conservation. Land Degradation & Development, 27(4), 910-918. [83] Rocha, P., Morales, M. B., & Moreira, F. (2013). Nest site habitat selection and nesting performance of the Great Bustard Otis tarda in southern Portugal: implications for conservation. Bird Conservation International, 23(3), 323-336. [84] Raab, R., SCHÜTZ, C., Spakovszky, P., Julius, E., & Schulze, C. H. (2015). Optimising the attractiveness of winter oilseed rape fields as foraging habitat for the West Pannonian Great Bustard Otis tarda population during winter. Bird Conservation International, 25(3), 366-376. [85] Martín, B., Alonso, J. C., Martín, C. A., Palacín, C., Magaña, M., & Alonso, J. (2012). Influence of spatial heterogeneity and temporal variability in habitat selection: A case study on a great bustard metapopulation. Ecological Modelling, 228, 39-48. [86] Moreira, F., Morgado, R., & Arthur, S. (2004). Great bustard Otis tarda habitat selection in relation to agricultural use in southern Portugal. Wildlife Biology, 10(4), 251-260. [87] Osborne, P. E., Alonso, J. C., & Bryant, R. G. (2001). Modelling landscape‐scale habitat use using GIS and remote sensing: a case study with great bustards. Journal of applied ecology, 38(2), 458-471. [88] Martín, C. A., Martínez, C., Bautista, L. M., & Martin, B. (2012). Population increase of the Great Bustard Otis tarda in its main distribution area in relation to changes in farming practices. Ardeola, 59(1), 31-42. [89] Osborne, P. E., Suárez‐Seoane, S., & Carlos Alonso, J. (2007). Behavioural mechanisms that undermine species envelope models: the causes of patchiness in the distribution of great bustards Otis tarda in Spain. Ecography, 30(6), 819-829. [90] Svensson, L. (2010). Collins bird guide. HarperCollins ebooks. [91] van Duivendijk, N. (2011). Advanced Bird ID Handbook: The Western Palearctic: Covering All 1,350 Subspecies Recorded in Britain, Europe, North Africa and the Middle East. New Holland. [92] Martín, C. A., Alonso, J. C., Alonso, J. A., Morales, M. B., & Pitra, C. H. R. I. S. T. I. A. N. (2000). An approach to sexing young Great Bustards Otis tarda using discriminant analysis and molecular techniques. Bird Study, 47(2), 147-153. [93] Alonso, J. C., Magaña, M., Alonso, J. A., Palacín, C., Martín, C. A., & Martín, B. (2009). The most extreme sexual size dimorphism among birds: allometry, selection, and early juvenile development in the great bustard (Otis tarda). The Auk, 126(3), 657-665. [94] Harrison, C. J. O. (1978). A field guide to the nests, eggs and nestlings of North American birds (Vol. 416). New York: Collins. [95] COLLAR, N.J., 1979. Bustard Group general report. ICBP Bull., XIII: 129-134. [96] GORIUP, P.D. & PARR, F., 1985. Results of ICBP bustard survey o£ Turkey, 1981. Bustard Studies, 2: 77-98. [97] Kasparek, M., & Bilgin, C. C. (1996). Kuşlar (Aves). Türkiye omurgalilar tür listesi. Tübitak, Ankara, 27-87. [98] Çakmak, Merete. Anadolu Kuş Adları Sözlüğü: Türkçe, İngilizce, Latince. Vol. 4. Kitap Yayinevi Ltd., 2005.


FOTOĞRAFLAR

Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Toy
Yeni Türler, Belgeli Tür Adedi : 452  |  Kalan Tür Adedi:39
Copyright TRAKUS © 2008 - 2024 Türkiye'nin Anonim Kuşları: Sponsor ESİT