Çamyurdu sapağında anayoldan ayrılıyoruz. Son birkaç gündür yağan yağmurun çamura döndürdüğü yolda içinde olduğumuz arazi aracı bile zaman zaman sağa sola kayıyor. Henüz sabah saatleri, hava kapalı. Yemyeşil kayın ve göknarların içerisinde yükseldikçe daha serin bir havayı ciğerlerimize çekiyoruz. Yağmur hava durumunda söylendiği gibi bardaktan boşanırcasına yağmasada sinsi sinsi içinize işleyecek türden.
Dünyanın en güzel gözlerinden bir çiftiyle işte böyle bir atmosferde karşılaşıyoruz. Yolun ortasında biz ona o bize bakıyor. İlk şaşkınlıktan iki taraf da çabuk kurtuluyor ama. O bir an önce ormana, biz de bir kare fotoğrafa ulaşmanın peşine düşüyoruz. Geriye hayal meyal bir iz kalıyor bu güzel karacadan.
Cehennem Boğazı denilen yoldan Öküzovası Yaylası’nın hemen altına, Kızaklı Mevkii’ne ulaşıyoruz. Orman ve onun kuşattığı çayırın yeşili coşmuş, birbirine karışmış burada. Alakargalar, küçük isketeler, bir de iri bir Tahtalı Güvercin kaçıyor önümüzden. Etrafta yaptığımız küçük bir tur da Çörek mantarı yada Ayı Mantarı olarak da bilinen boletus’lara rastlamak ayrı bir sevinç veriyor.
Yolumuz sıra bu mevsimde bu bölgede çok sık görülen küçük gölcüklere de rastlıyoruz. Her biri çevresindeki yaban hayata ayrı bir zenginlik sunuyor. Ökse ardıcı, ispinoz ve orman ağaçkakanı da bu civarın sakinlerinden. Yaban domuzları da çayırda bıraktığı izlerle adeta beni unutmayın diyor.
Yükseklerdeki varlığını hala sürdüren orkideler ve kendinden emin çoban köpeklerinin koruduğu sürülerin arasından ilk önce Balıklı Yaylası’na ulaşıyoruz. Araştırmasını sonraki sefere bırakıp bugünkü hedefimiz olan Pürenli’ye doğru devam ediyoruz yola. Yalnız ilk önce soğuk bir suyun ve asırlık göknarların altında karnımızı doyurmalıyız. Kuvvetli bir ateş ve ona inat yağan bir yağmurun altında hazırlıyoruz öğle yemeğimizi. Ne mutlu ki yağmur bizi ıslattıktan sonra duruyor ve bir daha da yağmıyor !
Pürenli, ortasında küçük bir gölcüğün ve onu saran, çoğu ahşap, evlerin olduğu şirin bir yer.. Düzce tarafında yaşayanların çıktığı bu yaylada söylendiğine göre her yıl şenlikler de düzenleniyor. Biz oradayken pek fazla şenlenmemişti ama çütre ve akkuyruksallayan gibi küçük kuşların, renk renk çiçeklerin misafiri olduk kısa bir süre.
Sonra zaman geçti, saatler ilerledi. Güneş de ufka yaklaştı. Dağın hiç bilmediğimiz bu yüzünde ne kadar çok kalmak istesek de üstümüzü saran duman ve dağı kaplayan bulutları geride bırakıp inişe geçtik. En kısa zaman da geri dönmek üzere…
Gözlem süresi; 5 saat