Bir gün önce Wolfskenan bey ile, Acıgöl’e gitmiştim. Eksik olmasın, Kenan kardeşim, araziyi bana tanıtmış, ( kuşların yoğunlaştığı )göle karışan pınarları tek tek göstermişti( Kendisine, yardımları için çok teşekkür ediyorum ).
Bu nedenle, Pazartesi günü, ikinci defa Acıgöl’e giderken, araziyi tanımanın vermiş olduğu bir rahatlık vardı üzerimde.
Acıgöl’e Çardak ve Gemiş kasabası üzerinden ulaştığımda saat 10.30 civarıydı. Akpınar köyü yönünde göl kenarındaki ağaçlar ve sazlıkları gözleyerek ilerliyor, zaman zaman ya arabadan çıkıyor, ya da arabadan bir şeyler çekmeye çalışıyordum. Ancak, buz kesen, sert ayaz yüzünden, yırtıcılar dışında hiçbir hareket yoktu. Havanın soğukluğu ve ayazın şiddeti( ve de manzaranın güzelliği ); bir an için bana \"Sibirya Taygalarını\" ve \"Dersu Uzala\" filmindeki kimi sahneleri hatırlattı.
Öğleden sonra hava nispeten yumuşamaya başlamıştı. Akpınar Köyü yönüne doğru, pınarlarda gözlem yaparak dönüşe geçtim.
Üçüncü pınarda ötücüler için beklerken, kadraja sığacak yakınlıkta bir flamingonun geçmesi sürpriz oldu. Gerçi daha sonra üçerli beşerli flamingo uçarlarını görecektim.
İkinci pınarda; önce bir sakar meke sürüsü ve küçük batağan; sonra pınardaki taşlık alanda bir yeşilbacak; ardından kaşla göz arasında avladığı bir balıkla, hemen yanındaki taşa konan bir yalıçapkını gördüm. Tüm bu kuşların bir anda pırr diye ortadan kaybolmasının sebebi, ( daha merak etmeye bile fırsat kalmadan )aynı taşlara bir şahinin konmasıyla anlaşıldı…
16.30’da Akpınar Köyü’ndeki birinci pınara geldiğimde, canlılık aynen devam ediyordu. Daha uygun şartlarda Acıgöl’ü tekrar görmek dileğiyle alandan, memnun bir izlenimle ayrıldım.
Gözlem süresi; 6 saat