1960\'lı yılların sonu. Ankara\'dan \'\'bir bilen\'\' diye bilinen biri yeşil renkli dev makinelerini göndermiş güzelim cenneti kurutuyor. Gölün orta yerinden kazılan bir kanal suyu denize boşaltıyor. Ortalık cehenneme dönüyor. Çevre köylüler balıkları elleriyle topluyorlar. Ölen canlıların kokusu haftalarca bitmiyor. Ve ECE gölü tarla oluyor.
Sabah 08:00 de işte bu cennetin son parçası olan kanala gidiyorum. Bahar aylarında fotoğrafladığım Fiyu ve yavrularını görmeyi ümit ediyorum. Baharda genellikle ötücülerin yoğun olmasına karşılık sazdelicesi, şahin, kuzgun ve kerkenezler daha aktif görülüyor. Suda ise; yeşilbaş, sukılavuzu, sutavuğu, batağan, sakarmeke çoğunlukta. Sazdelicesinin bitmek bilmeyen turlarından su kuşlarından çoğu etkilenmiyor. Sazdelicesinin saldırdığı yeşildüdükçün sazlıkların arasına kaçarak kurtuluyor. Kuzgunlar oldukça aktif adeta havada dans ediyorlar ve gövde gösterisi yapıyorlar. Bir ara şahin, sazdelicesi, kerkenez ve saksağan dalaşmasına şahit oluyorum. Ve benim için sürprizi yalıçapkını yapıyor, kertik 108\'e çıkıyor. Daha sonra gözleme Basri Ağabey katılıyor. Kocabaş çayının (Granikos) denize döküldüğü yerde başka bir sürpriz bizi bekliyor. Karasırtlı martı. İlk defa fotoğraflıyorum. Güleçköy, Yeniçiftlik, Yayla, Kocagür, Örtülüce ve Karabiga turundan sonra tekrar başladığımız yere dönüyoruz. Güleçköyde evin bahçesinde ise saka, söğütbülbülü, kukumav, büyükbaştankara, serçe ve bol kumru görmek herzaman mümkün.
Türler konusunda yardımlarından dolayı Sevgili Ergün Bacak\'a teşekkürlerimle...
Gözlem süresi; 9 saat