20 NİSAN 2021 BALLIKAYALAR TABİAT PARKI GÖZLEMİ
Vadiye giden yolun solunda kalan bahçelerde sonradan bırakılan sülünlerden biri dolaşıyor, çıkardığı yüksek sesi duymamak mümkün değil. Hasan Agaya yetişmeden önce göz alıcı renkleri içinde onu da görüyorum. Yol arkadaşımla vadinin girişinde vedalaştıktan sonra dere yukarı yürüyüşüm devam ediyor.
Derenin suyu biraz yüksek. İlkbahar göçünün misafiri olan Orman çıvgınlarıysa derenin iki kıyısı arasında mekik dokuyor. Muhtemelen yollarına devam edecekler ve uçuşan sinekleri yakalayarak kaybettikleri enerjiyi tazeleme derdindeler. Ama yalnız değiller, bir başka avcı, gene bir göç güzeli Halkalı Sinekkapanda ona eşlik ediyor ve sofrasını paylaşıyor.
Biraz yukarıda, derenin dirsek yaptığı yerde, uzun boyuyla kendini saklanması pek de mümkün olmayan bir gri balıkçıl göze çarpıyor. Kendisi bu vadinin müdavimi aynı zamanda. Her zamanki gibi gelişimden memnun değil, havalanıp daha yukarıda, rahatının kaçmayacağı bölümlere doğru kanat çırpıyor.
Dere kenarında uzun boyunlu, taze sarı çiçekleriyle Nicarotu (Barbarea vulgaris ) dikkat çekiyor. Sarp yamaçlara tutunmuş bir başka sarı çiçek olan Ege incisinin de en coşkulu zamanları şimdi. Vadinin doğu yamacına yaslı büyük kaya oyuğunun her tarafını kaplamış, baştan aşağı süslemişler onu .
Derenin dirseğine kadar yürüyüp ıslanmadan karşıya geçemeyeceğimi anlayınca biraz daha aşağıda, sudan yükselen iri birkaç kayanın üzerinden aşarak yoluma devam ediyorum. Dirsek bu sefer geride kalıyor ve derenin kuzeye doğru uzanan yukarı kısmı şimdi önümde uzanıyor.
Bense her sene aynı yerde açan ve endemik bir orkide türümüz olan Tavşan Saleplerini (Ophrys sphegodes subsp. Catalcana) arayarak soldaki yamaç boyunca yükseleceğim. Yılda bir kere gerçekleşiyor bu buluşma ve kısa bir arayışın ardından özlemle hasret gideriyorum.
Yamaç boyu yükselen patika beni, yeni yeni boy veren ve ekşi bir tadı olan Kuzukulaklarının arasından büyük kaya duvarının dibine çıkarıyor. Ve artık doğu duvarının gölgesinden çıkıp güneş görmeye başlıyorum, üzerimdeki fazlalıkları çıkarmak bu noktada iyi bir tercih olabilir.
Patika sağa doğru dönüp, yukarıya doğru sarp ve dik kulvarı takip ediyor. Vadide çok fazla örneği olmayan defneden de bu güzergah üzerinde birkaç tane var ve her dem yeşil dallarını çiçeğe durmuş görmek son derece keyif verici. Biraz sonra bu çıkış, boşluğa bakan sarp yamaçlardan vadiyi izleyen Bodur Süsenleri gördükçe daha da keyifli bir hal alacak.
Yamacın sonundaki düzlüğe daha ilk adımlarımda önümden irice bir gölge kayıyor. Güneşe doğru döndüğümde cesur birkaç karganın iri bir yırtıcıyı yaşadıkları bölgeden uzaklaştırma çalıştıklarını görüyorum. Göç yorgunu bir Küçük kartal bu, kargalar peşinde batı sırtını kaplayan ağaçların arkasında gözden kayboluyor.
Tüm vadiyi gören bir noktadayım ve bu güzel manzarayı izleyerek az da olsa soluklanıyorum. Sonrasında kayalık yamaç boyunca aşağıya inen patikayı takip ederek geri dönmeliyim, vaktim azalıyor. Aşağıda, ovanın üzerinde yükselen küçük bir leylek grubunu bu sırada fark ediyorum. Yeterince yükseldiklerine kanaat getirince batı ufkuna doğru süzülüyorlar.
Düze inip, yeni yeni yapraklanan kızılağaç ve çınarların dizili olduğu dere boyu, suyun akış yönünde yürümeye devam ediyorum. Altından geçtiğim ağaçların yüksek bir dalında, buralarda her zaman görmeye alışık olmadığım tek bir Ekin Kargası ha uçtu ha uçacak, tedirgin bir şekilde beni gözlüyor.
Derenin karşı tarafında, sabah güneşinin ısıttığı iri bir ceviz dalında pür dikkat bana bakan bir de sincap var ve arka taraftaki sık dalların arasında gözden kaybolarak işini şansa bırakmayacağını hemen belli ediyor.
Onlardan yüz bulamayınca beni geç fark eden yakışıklı bir Alakargadan cömert birkaç poz alıp, hala dere kenarındaki sineklerin peşinde koşan çıvgınlara son bir selam çakıp beni uğurlayan Kara sinekkapanla vedalaşarak alandan ayrılıyorum
Gözlem süresi; 2 saat