Çaycumada Mustafa Erturhan ve Tuncer Tozsin ile buluştuktan sonra; Tuncer hocam işi nedeniyle kısa bir görüşmenin ardından ayrıldı. Tren yolu civarında İpekkuyruk ve Sürmeli Çalıkuşu aramalarımız sonuçsuz kalınca, sahile doğru Sazköy tarafından Filyosa indik. Saat epeyce ilerlemiş; ayrıca çok kapalı olan hava nedeniyle güpegündüz karanlık çökmüş gibiydi. Gerçi akşama da bir saatten biraz fazla vardı.
Sazköyde deniz kıyısına henüz varmıştık ki, Mustafaya geçen yılki Balabanların yerini soruyordum ve O da hemen şurda diye 2-3 m ileriyi suyun kenarını gösterdikten sadece birkaç saniye geçmişti ki Balaban havalandı. Az sonra da kuğular, derken sahile çok yakın geçen yunuslar (Phocaena phocaena; Türkçesi Mutur) küçük gruplar halinde geçmeye başladı. Açıkta, epey uzakta birkaç Karaboyunludalgıç ve çok sayıda bahri vardı. Bu defada önceki gün gördüğü Ötücü kuğuları sordum ve birkaç dakika geçmeden onları bulduk. Ancak ırmağın yukarısına doğru epeyce uzaklaşmışlardı (dünkü anasayfa fotoğrafı ve ekteki fotoğrafta). Bu kadar şansı gören Sevgili Mustafa, bu defa da Mezgeldek iste diye tutturdu:)) ama şans o kadar da uzunboylu değil diyordu:)) Akşam karanlığı çökerken sahil boyunca yürüyerek geri Filyosa döndük. Mustafa ve eşi Özlem hanıma misafirperverlikleri için çok teşekkür ediyorum.
NOT: Dalgıç gözlemek için Mustafa ve Riyat abinin yerüstü odun-pod (odundan yapılmış, seyyar vidalı tripod-Mustafanın icat) projesini hayata geçirme çalışmaları, gördüğümüz yunuslardan birkaçı ve Çaycumadan sonra su basmış tarlalarda sıkça gördüğümüz Küçük Gümüşmartılar ekteki fotoğrafta görülebilir.
Gözlem süresi; -